Mide bulantısı, kusmak üzere olmanın hoş olmayan hissi, tek başına ortaya çıkabilir veya kusma(mide içeriğinin zorla çıkarılması),dispepsi, diğer gastrointestinal semptomlara eşlik edebilir.Bulantı kusma olmadan meydana gelebilir ve daha az yaygın olarak kusma da mide bulantısı olmadan gerçekleşebilir.

  • Bulantı genellikle kusmadan daha rahatsız edici ve hayat kısıtlayıcıdır.Öğürme mide içeriğinin atılmaması durumunda kusmadan farklıdır.Ek olarak, hastalar kusmayı regurjitasyonla yani özofagus içeriklerinin az çaba ile hipofarinkse dönüşüyle karıştırabilir. 

PATOFİZYOLOJİ Bulantı hissi, çeşitli fizyolojik ve psikolojik nedenlerden kaynaklanabilen kompleks bir mekanizmadır. Bulantının fizyopatolojisi, vücutta birden fazla sistemi ve işlevi içerir. Bunun temelinde, merkezi sinir sistemi (MSS), özellikle de beyindeki bulantı ve kusma merkezi, periferik sinir sistemi, sindirim sistemi, ve vestibüler sistem (iç kulakta dengeyi sağlayan sistem) yer alır. İşte bulantının oluşumuna ilişkin bazı anahtar noktalar:

  1. Merkezi Mekanizmalar: Beyindeki kusma merkezi, medulla oblongata'da yer alır. Bu alan, çeşitli kaynaklardan gelen sinyalleri alır ve işler:

    • Kimyasal Tetikleyiciler: Kan dolaşımına giren toksinler veya ilaçlar gibi kimyasal maddeler, beyindeki kimyasal reseptörleri uyarak bulantı hissine neden olabilir. Örneğin, kemoterapi ilaçları sık sık bu yolla bulantıya yol açar.
    • Vestibüler Sistem: İç kulakta yer alan ve dengeyi sağlayan vestibüler sistem, hareket hastalıklarında olduğu gibi, dengesizlik hissettiğimizde bulantı hissine yol açabilir.
    • Gastrointestinal Sistem: Mide ve bağırsaklardaki gerilme veya irritasyon da bulantıya neden olabilir. Örneğin, aşırı yemek yemek ya da bir enfeksiyon sonucu oluşan irritasyon.
    • Merkezi Sinir Sistemi Hastalıkları: Beyin tümörleri gibi MSShastalıkları da bulantıya neden olabilir.
  2. Periferik Mekanizmalar: Gastrointestinal sistemdeki reseptörler, özellikle serotonin (5-HT), dopamin (D2), ve histamin (H1) reseptörleri, zararlı maddeler veya irritasyon durumunda merkezi sinir sistemine sinyal gönderir. Bu sinyaller, bulantı ve kusma merkezine ulaşarak bulantı hissine neden olur.

  3. Psikolojik Faktörler: Bulantı, bazen stres, kaygı, korku gibi psikolojik durumlarla da ilişkilidir. Bu, merkezi sinir sistemi üzerinden tetiklenen bir reaksiyondur.

Bulantının tedavisi, genellikle bu mekanizmaların hedef alınmasıyla gerçekleşir. Örneğin, serotonin reseptör antagonistleri, kemoterapiye bağlı bulantının önlenmesinde kullanılabilir. Her durumda, bulantının altında yatan nedenin doğru bir şekilde tespit edilmesi ve ona göre tedavi edilmesi önemlidir.

 Bulantı ve kusma için tetikleyici alanlar

Gastrointestinal ve çoklu nongastrointestinal tetikleyici alanların varlığı, çok sayıda farklı bozukluk ile kusmaya neden olabilir.Beş ana nörotransmitter reseptörü kusmaya aracılık eder: muskarinik M1, dopamin D2, histamin H1 5-hidroksitriptamin (HT) -3 serotonin ve nörokinin 1 (NK1) substans P. Köpeklerdeki kusma çalışmaları, mide içeriğinin dışarı atılmasının mide ve alt özofagus sfinkter gevşemesinin, proksimal ince barsak ve antrumda retrograd kasılmanın, abdominal kas kasılmasının ve başlangıç cricopharyngeus kasılması onu izleyen kusmadan birkaç saniye önce olan relaksasyonun bir sonucu olduğunu ortaya koymaktadır.Öğürme sırasında glottis kapanır ve solunum kasları mide içeriğinin atılmasını önlemek için karın kas kasılmasına karşı koyar.   

YÖNETİM YAKLAŞIMI Akut kusması olan hastalar,tipik olarak saatler ila birkaç gün,daha sıklıkla acil servise başvururken; kronik semptomu olanlar daha sıklıkla ilk olarak poliklinik ortamında değerlendirişir.Acil servis hekimleri bağırsak tıkanıklığı, mezenterik iskemi, akut pankreatit ve miyokard enfarktüsü gibi hayatı tehdit eden bozuklukları süratle dışlamalıdır.Hem acil bakım hem de rutin ayakta tedavi ortamlarında,bulantı ve kusma hastalarında genellikle aşağıdaki üç adım atılmalıdır:  

  • Hastanın akut bulantı ve kusma veya kronik semptomları olup olmadığını dikkate alarak etiyoloji araştırılmalıdır(süresi en az bir ay).
  • Bulantı ve kusmanın sonuçları veya komplikasyonları (örn. Dehidratasyon, hipokalemi ve metabolik alkaloz) tanımlanmalı ve düzeltilmelidir.
  • Mümkün olduğunca hedefe yönelik tedavi sağlanmalıdır (örneğin bağırsak tıkanıklığı veya malignite cerrahisi).Diğer durumlarda, semptomlar tedavi edilmelidir.
    Öykü ve fizik muayene---Başlangıçta dikkatli bir öykü ve fizik muayene yapılmalıdır. Çoğu durumda, bulantı ve kusmanın nedeni öykü ve fizik muayene ile belirlenebilir ve ek testler gerekmez.Ek teste ihtiyaç duyulursa, semptom süresi, sıklığı ve şiddeti ile kusma ataklarının ve ilişkili semptomların özellikleri düşünülerek uygun teste yönlenilmelidir. Aşağıdaki klinik özellikler özellikle önemlidir:
  • İlaç kullanımı bulantı ve kusmaya neden olabilir, özellikle opioid ve kannabinoidler
  • Kusma ile karın ağrısı genellikle organik bir etiyolojiyi gösterir(örneğin, kolelitiazis).
  • Abdominal distansiyon ve hassasiyet bağırsak tıkanıklığını gösterir.
  • Birkaç saat önce yenen yiyecekleri kusması ve abdominal muayenede tespit edilen gastrik çalkantı sesi mide tıkanıklığı veya gastroparezi olduğunu gösterir.
  • Kan veya kahve telvesi benzeri içerik kusulması, üst gastrointestinal kanamayı gösterir.
 Mide bulantısı ile birlikte göğüste yanma hissi sıklıkla gastroözofageal reflü hastalığını(GÖRH) gösterir, GERD tipik reflü semptomları olmadan kronik bulantı olarak da ortaya çıkabilir.
  • Sabahın erken saatleri kusma gebelikle karaketerizedir.
  • Fekal kusma bağırsak tıkanıklığını veya gastrocolic fistülü gösterir.
  • Vertigo ve nistagmus, vestibüler nörit ve diğer vertigo nedenleri için tipiktir.
  • Bulimia diş mine erozyonu, parotis bezi büyümesi, lanugo benzeri saçlar ve elin dorsal yüzeyinde nasır ile ilişkilidir.
  • Baş ağrısı migrenle ilişkili kusmayı gösterebilir.Nörojenik kusma pozisyonel olabilir ve genellikle diğer nörolojik bulgu veya semptomlarla ilişkilidir.
  • Hasta ile kişisel temasta bulunan veya aynı kaynaktan aynı anda yiyecek veya sıvı alan insanlar arasında eş zamanlı olarak görülen benzer bir hastalık, ortak bir viral veya bakteriyel patojeni düşündürmektedir.
  Endoskopi---Rutin değerlendiremeden sonra açıklanamayan kronik bulantı ve kusması olan hastaların çoğuna gastrik obtruksiyon varlığını veya spesifik tedavi gereken diğer bozuklukları tanımlamak için özofagogastroduodenoskopi yapılmalıdır. Bununla birlikte, endoskopi ve diğer rutin restler genellikle normaldir ve idiopatik(fonksiyonel) etiyoloji düşündürür.   Mide boşalmasının değerlendirilmesi---Kronik bulantı ve kusması olan hastalarda endoskopi ile mekanik bir tıkanıklık bulunamazsa, sintigrafik gastrik boşalma testi veya alternatif bir prosedür ile gecikmeli boşalma tespit edilebilir. Ancak, fonksiyonel dispepsisi ile birlikte gastroparezi gösterilen ve gösterilemeyen hastalarda postprandial doluluk, erken doyma, mide bulantısı ve kusma üst üste binebilir. Gecikmeli boşalmayı tanımlanamnın yararı gecikmeli boşalmanın tekrarlanabilirliğine ilişkin belirsizlik, gecikmiş boşalmanın şiddeti ile semptom şiddeti arasında zayıf korelasyon, mide boşalmasında iyileşme ile prokinetik tedaviye semptom yanıtı arasında korelasyon eksikliği nedeniyle sınırlıdır.ve daha az yaygın olarak yapılan testlerle  bozulmuş uyum ve viseral aşırı duyarlılığın rolleri gösterilmiştir.   AYIRICI TANI   Çok sayıda bozukluk bulantı ve kusma ile ilişkilidir.   Bulantı ve kusmanın ayırıcı tanısı
İlaçlar ve toksik etiyolojiler
Kanser kemoterapisi
Ÿ  Şiddetli – sisplatinyum, dakarbazin, nitrojen mustard
Ÿ  Orta – etoposid, metotreksat, sitarabin
Ÿ  Hafif – fluorourasil, vinblastin, tamoksifen
Analjezikler
Ÿ  Aspirin
Ÿ  Non-steroid antiinflamatuar ilaçlar
Ÿ  Auranofin
Ÿ  Antigut ilaçları
Kardiyovasküler ilaçlar
Ÿ  Digoksin
Ÿ  Antiaritmikler
Ÿ  Antihiperstansifler
Ÿ  Beta blokerler
Ÿ  Kalsiyum kanal antagonistleri
Diüretikler
Hormonal preparatler/tedaviler
Ÿ  Oral antidiabetikler
Ÿ  Oral  kontraseptifler
Antibiotikler/antiviraller
Ÿ  Eritromisin
Ÿ  Tetrasiklin
Ÿ  Sülfonamidler
Ÿ  Antitüberküloz ilaçları
Ÿ  Asiklovir
Gastrointestinal ilaçlar
Ÿ  Sulfasalazin
Ÿ  Azatioprin
Nikotin
SSS etkili ilaçlar
Ÿ  Narkotikler
Ÿ  Antiparkinson ilaçları
Ÿ  Antikonvülzanlar
Antiastmatikler
Ÿ  Teofilin
Radyoterapi
Etanol kötüye kullanımı
Jamaika kusma hastalığı
Hipervitaminoz
İnfeksiyöz nedenler
Gastroenterit
Ÿ  Viral
Ÿ  Bakteriyel
Nongastrointestinal enfeksiyonlar
Ÿ  Otitis media
Bağırsak ve periton ile ilgili hastalıklar
Mekanik obstrüksiyon
Ÿ  Gastrik çıkım obstrüksiyonu
Ÿ  İnce bağırsak obstrüksiyonu
Fonksiyonel gastrointestinal bozukluklar
Gastroparezi
Kronik intestinal pseudo-obstruksiyon
Nonülser dispepsi
Irritabl bağırsak sendromu
Organik gastroinstestinal hatalıklar
Ÿ  Pankreas adenokarsinomu
Ÿ  İnflamatuar intraperitoneal hastalık
Ÿ  Peptik ülser hastalığı
Ÿ  Kolesistit
Ÿ  Pankreatit
Ÿ  Hepatit
Ÿ  Crohn hastalığı
Ÿ  Mezenterik iskemi
Ÿ  Retroperitoneal fibrozis
Ÿ  Mukozal metastazlar
SSS nedenleri
Migren
Artmış kafa içi basıncı
Ÿ  Malignite
Ÿ  Hemoraji
Ÿ  Enfarktüs
Ÿ  Apse
Ÿ  Menenjit
Ÿ  Konjenital malformasyon
Ÿ  Hidrosefali
Ÿ  Pseudotumör serebri
Nöbet bozuklukları
Demiyelinizan hastalıklar
Kraniyal radyasyon
Emosyonel tepkiler
Psikiyatrik hastalık
Ÿ  Psikojenik kusma
Ÿ  Anksiyete bozuklukları
Ÿ  Depresyon
Ÿ  Acı
Ÿ  Anoreksiya nervosa
Ÿ  Bulimia nervoza
Labirent hastalıkları
Ÿ  Haretket hastalığı
Ÿ  Labirentit
Ÿ  Tümörler
Ÿ  Ménière hastalığı
Ÿ  İatrojenik
Ÿ  Floresein anjiografi
Endokrinolojik ve metabolik nedenler
Gebelik
Diğer endokrin metabolik nedenler
Ÿ  Üremi
Ÿ  Diabetik ketoasidoz
Ÿ  Hyperparatiroidi
Ÿ  Hipoparatiroidi
Ÿ  Hipertiroidi
Ÿ  Addison hastalığı
Ÿ  Akur intermittant porfiri
Çeşitli nedenler
Postoperatif bulantı ve kusma
Siklik kusma sendromu
Kalp hastalığı
Ÿ  Miyokardiyal enfarktüs
Ÿ  Kalp yetmezliği
Ÿ  Karaciğerin radyofrekans ablasyonu
Açlık
Üst karın ve alt göğüs radyoterapisi
  SPESİFİK HASTALIKLAR  


Akut Hastalıklar  


Akut Gastroenterit---Akut gastroenterit, üretkenlik kaybının bir nedeni olarak soğuk algınlığından sonra ikinci sıradadır.Bakteriyel, viral ve parazitik patojenler ishal ve / veya kusma ile karakterize edilen bu hastalığa neden olur.Kusma özellikle rotavirüsler, enterik adenovirüs, norovirüs ve Staphylococcus aureus'un neden olduğu enfeksiyonlarda yaygındır. Yurtiçinde edinilmiş hastalığı olan yetişkinlerde laboratuvar testi genellikle gereksizdir.Bir çalışmaya göre, anormal laboratuvar sonuçları ile intravenöz hidrasyon gereksinimi, pozitif dışkı kültürü için antibiyotik tedavisi veya hastaneye yatış arasında bir ilişki gösterilememiştir.Dışkı kültürlerinin verimi ateşi olan veya 2 günden uzun süreli diyaresi olan hastalarda daha fazladır.

Ameliyat sonrası bulantı ve kusma---Cerrahi hastaların yaklaşık üçte birinde genel anestezi uygulandıktan sonra bulantı, kusma veya her ikisi birden görülür.Çoğu araştırma oluşan semptomların tedavisinden ziyade önlemeye yöneliktir.Risk faktörleri arasında kadın cinsiyet, nonsmoker olmak, postoperatif bulantı ve kusma öyküsü ve postoperatif opioid kullanımı sayılabilir.  

Vestibuler nörit---Akut labirent bozukluğu olup hızlı başlangıçlı, şiddetli baş dönmesinin mide bulantısı, kusma ve yürüyüş dengesizliği ile birlikteliğiyle karaketerizedir.  

Kemoterapinin indüklediği mide bulantıısı ve kusma---Bulantı ve kusma, kanser kemoterapisinin yaygın yan etkileridir.Yüksek emetojenik kemoterapi rejimleri verildiğinde önleyici antiemetik tedavi endikedir.   

Kronik Hastalıklar  


Gebelikte bulantı ve kusma---Gebe kadınların yüzde 74ünde bulantı ve/veya kusma, yüzde 50sinde sadece kusma şikayeti bulunuyor. Risk faktörleri arasında düşük eğitim seviyesi veya gelir düzeyi, Afro-amerikan kökenli olmak, dişi fetus, yüksek gravidite, çoklu gebelik, gestasyonel trofoblastik hastalık, fetal triplopidi, trizomi 21, hidrops fetalis, önceki gebelikte hastalık hikayesi, hareket hastalığı öyküsü, migren başağrısı ,östrojen içeren kontraseptif kullanımı ile ilişkili bulantı yer alır.   Bu bozukluk neredeyse her zaman hamileliğin ilk dokuz haftasında başlar; dokuz hafta sonrası başlangıçlılar gebelikle ilişkili olmayan bulantı ve kusma nedenlerinin ayırıcı tanısı nedeniyle dikkatli bir değerlendirme için yönlendirilmelidir. En şiddetli etkilenen hastalar hiperemesis gravidarum tanısı alır, gebeliklerin yüzde 1’inde görülür.  

Gastroparezi---Gastroparezi terimi, sintigrafik gastrik boşalma testinden veya başka bir prosedürden, mekanik obstrüksiyon yokluğunda  tespit edilen gecikmiş gastrik boşalma için kullanılır.İdiyopatik ve diyabetik gastroparezi en yaygın iki gruptur.Mide üzerine yerleştirilen kutanöz derivasyonlar (elektrogastrografi) mide miyoelektrik aktivitesini veya yavaş dalgaları kaydetmek için noninvaziv bir yöntem olup bazı hastalarda anormallikleri ortaya çıkarır, ancak bu prosedürün yönetimdeki rolü belirsizdir.

Gastroözofageal reflü---Mide bulantısı bazen gastroözofageal reflü hastalığının başvuru semptomu olabilir ve sıklıkla GÖRH tedavisine cevap verir.  


Gastrik çıkış obstrüksiyonu---Pilorik stenoz, malignite veya peptik ülser hastalığı nedeniyle ortaya çıkabilir. Ülserler ile ilişkili inflamatuar ödem, asit supresyon tedavisine ve nazogastrik boşaltmaya cevap verebilir. Bununla birlikte, ülser iyileşmesinden sonra fibrotik darlıklar devam edebilir.İyi huylu fibrotik darlıkların tedavisi cerrahi veya endoskopik olarak yapılabilir.Endoskopik yaklaşım en az invazivdir; ancak, eğer ülser hastalığının altta yatan nedeni düzeltilmezse, uzun süreli takipten sonra perforasyon riski vardır ve rekürrens sık görülür.Diğer tarafatan, bir çalışma peptik ülser hastalığına bağlı tıkanıklığı olan, endoskopik dilatasyon, tetikleyici faktörlerin uzaklaştırılması ve gastrik supresyon ile tedavi edilen 23 hastanın hepsinde uzun süreli semptom remisyonu olduğunu göstermiştir.Endoskopik dilatasyon, ameliyat riski yüksek olan hastalar için en uygun yaklaşım olabilir.  


Eozinofilik gastroenterit---Bağırsağın benign eozinofilik infiltrasyonu nadirdir, ancak steroid tedavisi genellikle etkili olduğundan teşhisi özellikle önemlidir.Hastalık özofagusdan kolona kadar ortaya çıkabilir ve semptomlar, ilgili bağırsağın kapsamına ve katmanlarına bağlıdır.Gastrik mukozal hastalık tipik olarak bulantı ve kusma ile ilişkilidir. Kronik idiopatik intestinal pseudo-obstrüksiyon---Kronik bağırsak psödo-obstrüksiyonu genellikle bağırsak içeriğinin akışını engelleyen anatomik bir lezyon yokluğunda ince veya kalın bağırsağın mekanik bağırsak obstrüksiyonunu düşündüren nöromüsküler fonksiyonu etkileyen altta yatan bir bozukluğa ikincildir.

Fonksiyonel  bulantı ve kusma bozuklukları---Roma IV kriterleri, her biri tanıdan en az altı ay önce semptom başlangıcı ile en az üç ay boyunca kriterlerin yerine getirilmesini gerektiren üç bulantı ve kusma bozukluğunu tanımlar:    Kronik bulantı ve kusma sendromu (tüm kriterleri içermelidir):

  • Haftada en az bir gün rahatsız edici(örneğin, günlük aktivitelere etki edecek kadar şiddetli) bulantının ve/veya haftada bir veya daha fazla kusma atağının olması
  • Kişinin kendisinin neden olduğu kusma, yeme bozuklukları, regurjitasyon, ruminasyon dışlanmalıdır.
  • Rutin tetiklerle (üst endoskopi dahil) semptomları açıklayabilecek organik, sistemik veya metabolik hastalıklara dair kanıt olmamalıdır.
Siklik kusma sendromu (tüm kriterleri içermelidir):
  • Başlangıç ​​(akut) ve süresi (bir haftadan az) stereotipik kusma atakları
  • Bir önceki yılda en az üç ayrı zamanda atak ve son altı ay içinde en az bir hafta arayla meydana gelen iki atak varlığı
  • Ataklar arasında kusma olmaması, ancak döngüler arasında diğer hafif semptomlar mevcut olabilir
  • Destekleyici durumlar
  • Özgeçmiş veya soygeçmişinde migren baş ağrısı öyküsü
    Kannabinoid hiperemezis sendromu (tüm kriterleri içermelidir):
  • Stereotip kusma atakları başlangıç, süre, sıklık açısından siklik kusma sendromuna benzer.
  • Uzun süreli aşırı cannabis kullanımından sonra semptom gelişir.
  • Cannabis kullanımının kesilmesi ile kusma atakları giderilir.
  • Destekleyici durumlar
  • Patolojik banyo davranışı ile ilişkili olabilir.(uzun süreli sıcak banyolar veya duşlar)
  Ruminasyon sendromu---Ruminasyon sendromu kusmadan farklıdır, ancak kusma, gastroparezi veya gastroözofageal reflü hastalığı gibi yanlış tanı alması yaygındır. En yaygın olarak zihinsel dezavantajlı çocuklar arasında görülen bir davranış bozukluğu olup normal zihinsel kapasiteye sahip ergenler ve yetişkinler arasında da giderek daha fazla görülmektedir.  Roma IV kriterlerine göre, ruminasyon sendromunun teşhisi, en az üç ay boyunca aşağıdaki kriterlerin hepsinin varlığını gerektirir (tanıdan en az altı ay önce semptom başlar)
  • Henüz yeni tüketilen gıda, persistan veya tekrarlayıcı regürjitasyon ile ağza kadar gelir, ardından ya dışarı atılır ya da yeniden çiğnenerek yutulur.
 Regürjitasyon, öğürtü ile başlamaz.
  • Destekleyici durumlar
  • Regürjitasyon genellikle bulantı ile başlamaz
  • Hoş olmayan tadına ragmen regürjite olan içerik hala ayırtedilebilir niteliktedir.
  • Durum genellikle gıdanın giderek asidifiye olması ile sonlanır.
Birincil tedavi, esasen diyafragmatik solunum teknikleri kullanılarak davranışsal modifikasyondur.     TEDAVİ  Akut ve kronik bulantı ve kusmanın tedavisi farklı olabilir ve kusma tedaviye bulantıya göre daha iyi yanıt verebilir.İlaç tedavisi standart bir uygulamadır.Diyet müdahaleleri ve hipovolemi tedavisi başka başlık altında tartışılmaktadır. İlaç tedavisi---Birkaç yüksek kaliteli terapötik çalışma, akut bulantı ve kusma ile başvuran hastalarda farklı ilaçların etkinliğini karşılaştırmıştır.Sistematik bir çaışmada, acil servislere başvuran hastaların olduğu sekiz randomize klinik çalışma belirlendi; bunlardan üç çalışmada tek doz ilaç ile plasebo  karşılaştırdı ve birincil sonucu, başlangıçtan 30 dakikaya kadar bulantı şiddetinde görsel analog skaladaki değişiklik olarak bildirdi.Metoklopramid (üç çalışma), ondansetron (iki çalışma), proklorperazin (bir çalışma) ve droperidol (bir çalışma) test edildi ve 48 katılımcıdan oluşan bir çalışmada sadece droperidol, plaseboya kıyasla önemli bir iyileşme ortaya koymuştur.Akut gastroenterit, acil servis bakımı için başvuran hastalarda en sık görülen altta yatan bozukluktur ancak katılımcıların semptomlarının altında çeşitli etiyolojiler vardı.Spesifik nedene yönelik verilen ana tedavi çalışmanın yararını sınırlamıştır.Birçok hastada tedavi, hastanın tercihine, maliyetlerine ve güvenliğine dayanır.   Klinik duruma göre antiemetiklerin seçimi
Klinik durum İlişkili nörotransmitterler Önerilen antiemetik
Migren baş ağrısı Dopamine (muhtemelen ana mediatör) Baş ağrısı ve mide bulantısı için: metoklopramid veya proklorperazin
Mide bulantısı için: oral antiemetikler, metoklopramid, proklorperazin, serotonin antagonistleri
Vestibüler mide bulantısı Histamin, asetilkolin Antihistaminikler ve antikolinerjikler (eşit derecede etkili)
Gebeliğe bağlı mide bulantısı Bilinmiyor Mide bulantısı için: zencefil, vitamin B6
Hiperemesis gravidarum için: prometazin (birincil basamak ajan); serotonin antagonistleri and koritkosteroidler (ikinci basamak ajanlar)
Gastroenterit Dopamin, serotonin Birinci basamak ajanlar: dopamin antagonistleri
İkinci basamak ajanlar: serotonin antagonistleri
Çocuklarda kullanımı tartışmalıdır.
Postoperatif bulantı ve kusma Dopamin, serotonin Önleme: serotonin antagonistleri, droperidol, deksametazon
Tedavi: dopamine antagonistleri, serotonin antagonistleri, deksametazon
  Anti emetikler ve prokinetikler---Akut veya kronik bulantı ve kusmaya genellikle antiemetik veya prokinetik ilaçlar yardımcı olabilir.Genellikle önerilen antiemetik ilaç tedavisi etiyolojiye göre değişir.Mevcut prokinetik ilaçların etkinliği sınırlıdır.
  • Proklorperazin, genellikle akut bulantı ve kusmayı (örn., Akut gastroenterit) kısmen hafifleten, ancak hipotansiyon ve ekstrapiramidal yan etki riskleri olan bir antiemetiktir.Proklorperazin genellikle bu gibi durumlarda serotonin reseptör antagonistlerini veya prokinetik ilaçları denemeden önce düşünülmelidir.
  • Dopamin reseptör antagonisti, metoklopramid, kombine antiemetik ve prokinetik özelliklere sahiptir.Bununla birlikte, ekstrapiramidal yan etkileri olabilir.Oral veya intravenöz olarak verilebilir.İntravenöz olarak verildiğinde, 15 dakika boyunca yavaş infüzyon olarak verilmesi, etkinlik azalması olmadan bolus doz ile karşılaştırıldığında daha düşük akatizi insidansı ile ilişkilidir.
  Başka bir dopamin antagonisti domperidon, kan-beyin bariyerine zayıf bir şekilde geçer.Sonuç olarak, anksiyete ve distoni metoklopramid kullanımındakine çok daha az yaygındır.Domperidon'un ABD'de kullanımı onaylanmamıştır. Ancak, Gıda ve İlaç İdaresi(FDA) araştırılan yeni ilaç başvurusu başlatmak için standart terapiye dirençli olan ciddi gastrointestinal rahatsızlıkları olan hastalarına domperidon reçete etmek isteyen doktorları teşvik ediyor.FDA domperidon araştırma yeni ilaç bölümüne DomperidoneIND@fda.hhs.gov adresinden ulaşılabilir.  
  • Esas olarak prokinetik özelliklere sahip ajanlar arasında eritromisin (motilin reseptör agonisti) ve bethanekol (muskarinik reseptör agonisti) bulunuyor..
  Eritromisin dar bir terapötik pencereye sahiptir, bu aralığın üstünde karın ağrısı ve mide bulantısı sık görülür.Böylece mide bulantısını iyileştirmeden mide boşalmasını iyileştirebilir. Çeşitli gastroparezi nedenleri için oral eritromisin tedavisinin yayınlanmış klinik çalışmalarının sistemik review çalışması tüm çalışmaların metodolojik olarak zayıf olduğunu ve  hastaların yüzde 50'sinden azında iyileşme olduğunu ortaya koymuştur. Bethanechol'ün yan etkileri eritromisine benzer ve çalışma verileri daha da sınırlıdır.
  • Serotonin antagonistleri, kemoterapi ajanları nedeniyle oluşan akut kusmanın kontrolü için tedavinin temel taşını oluşturur ve bulantı ve kusmanın diğer nedenleri için de kullanılabilir.
Antidepresanlar---Kronik bulantı ve kusma sendromu veya siklik kusma sendromu olan hastalarda, bulantı önleyici ilaçlar genellikle etkisizdir. Potansiyel psikososyal faktörlere özellikle dikkat edilmelidir,Bu hastalarda psikoterapi veya düşük doz antidepresan tedavisi hakkında çok az veri vardır, ancak diğer fonksiyonel gastrointestinal bozuklukları olan hastalarda bu yaklaşımların etkinliğine dayanarak bu tür bir tedavinin denenmesi düşünülebilir.  Gastrik elektriksel stimülasyon---İmplante elektrotlar yoluyla gastrik elektrik stimülasyonu, geleneksel tedaviye dirençli olan gastroparezi olan seçilmiş hastalara uygulanmıştır.Amerika Birleşik Devletleri'nde insani kullanım için bir cihaz mevcuttur ve çeşitli etiyolojiler nedenli gastroparezi olan hastalarda açık etiketli çalışmalar fayda sağlamıştır.Bununla birlikte, diyabetik veya idiyopatik gastroparezi olan hastalarda kontrollü çalışmaların sonuçları çelişkilidir ve kronik açıklanamayan bulantı ve kusması ve normal mide boşalması olan hastaların varlığı için yayınlanmış bir çalışma yoktur.  Cerrahi Tedavi---Cerrahi sonrası, diyabetik ve idiyopatik gastroparezi olan hastalara gastrostomi, piloroplasti, jejunostomi ve gastrektomi yapıldı,ancak raporlar kontrolsüz, kör ve retrospektifti ve cerrahi sonrası gastroparezi olan hastalarda tamamlayıcı gastrektomi dışında fayda ikna edici değildi.   ÖZET   
  • Bulantı, kusmak üzere olamnın hoş olmayan hissidir, tek başına ortaya çıkabilir veya kusma(mide içeriğinin güçlü bir şekilde atılmasına), dispepsi veya diğer gastrointestinal semptomlara eşlik edebilir.Öğürme, mide içeriğinin atılmaması durumunda kusmadan farklıdır. Ek olarak hastalar kusmaya özofagus içeriğinin düşük bir çabayla hipofarinkse gelmesi olan regurjitasyonla karıştırabilirler.
  • Bulantı ve kusmanın sonuçları veya komplikasyonları (örn. dehidratasyon, hipokalemi ve metabolik alkaloz) tespit edilmeli ve düzeltilmelidir.
  • Etiyoloji araştırılmalıdır.Çeşitli hastalıklar kusma ile veya kusma olmadan bulantıya sebep olabilir.Mide bulantısı ve kusmanın çeşitli ayırıcı tanılarına ilk olarak dikkatli bir öykü ve fizik muayene ile yaklaşılmalıdır.Çoğu durumda, bulantı ve kusmanın nedeni öykü ve fizik muayeneden belirlenebilir ve ek testler gerekli değildir (ör. gastroenterit düşündüren öyküsü ve fizik muayenesi olan bir hastada).
  • Testler, semptom süresi, sıklığı ve ciddiyeti ile kusma ataklarının ve ilişkili semptomların özelliklerine göre yönlendirilmelidir.
  • Açıklanamayan kronik bulantı ve kusma hastalarının çoğuna, spesifik tedavi alması gereken bozuklukları tanımlamak için özofagogastroduodenoskopi yapılmalıdır.
  • Mümkün olduğunca hedefe yönelik tedavi sağlanmalıdır (örn., Bağırsak tıkanıklığı veya malignite cerrahisi).Diğer durumlarda semptomlar tedavi edilmelidir. Birkaç yüksek kaliteli terapötik çalışma, belirtilen bulantı ve kusma türlerinde farklı ilaçların etkinliğini karşılaştırmıştır. Bununla birlikte, akut veya kronik bulantı ve kusmaya, altta yatan nedene bağlı olarak antiemetik veya prokinetik ilaçlar yardımcı olabilir.