AĞRI, Vücudun herhangi bir yerinden kaynaklanan, organik bir nedene bağlı olan/olmayan insanın geçmişteki tüm deneyimlerini kapsayan, hoş olmayan özel bir duyudur.

KOLİK AĞRILAR

  • Renal kolik
  • Biliyer kolik
  • İntestinal kolik
Tanı
  • Anamnez
  • Fizik muayene
  • Laboratuvar
  • Radyolojik tetkikler
Anamnezde:
  • Yaş
  • Cinsiyet
  • Bilinen ek hastalıklar
  • İlaç kullanımı ve allerji
  • Geçirilmiş operasyonlar
  • Geçirilmiş karın içi cerrahi öyküsü (Adezyon, Obstrüksiyon)
  • Gebelik şüphesi
  • Mens. düzeni sorgulanması
  • Ağrının tanımlanması: yeri, Başlangıç zamanı / süresi, Başlangıç şekli ve gidişatı, şiddeti, karakteri (Künt , keskin, batıcı, yanıcı, kolik), daha önceki deneyimleri, yayılımı, yansıması, artıran ve azaltan faktörler (Yemek yeme, Oturmak – yatmak, hareket etmek, Öksürük
  • Eşlik eden diğer semptomların varlığı
  • --Bulantı – Kusma (Ağrıdan önce mi sonra mı başladı)--Diyare – Konstipasyon--Hematokezya – Melena--Ateş, iştahsızlık, kilo kaybı--İkter, gaita rengi ve şeklindeki değişiklikler
Aralıklı olan, gittikçe artan (kolik ağrı): Gastroenterit, Obstrüksiyon, Renal kolik, Biliyer kolik Şiddetli ağrı + belirsiz fizik muayene + cerrahi patoloji
  • Mezenter iskemi
  • Akut pankreatit
  • Akut apandisit erken evre
  • Mekanik barsak obstrüksiyonu
Tanı-Fizik Muayene
  • Hastanın pozisyonu, spontan hareketleri
  • Solunum paterni
  • Yüzdeki ağrı ya da rahatsızlık ifadesi
  • Terleme
  • Geçirilmiş operasyon skarları
  • Kitle (herni, tümör, anevrizma, genişlemiş mesane)
  • Distansiyon (asit, ileus, tıkanıklık, volvulus kaynaklı ?)
  • Dehidratasyon bulguları
Oskültasyon
  • En az 1-2 dakika dinlenmeli , 6 – 10 / dakika ses duyulmalı
  • Üfürüm -> abdominal aort anevrizması
  • Barsak seslerinde azalma: Peritonit, paralitik ileus, Mezenterik enfarktüs, narkotik kullanımı
  • Barsak seslerinde artış: Gastroenterit , obtrüksiyon ,diyare
Palpasyon
  • Palpasyona ağrının olmadığı yerden başlanır.
  • Hassasiyet olan kısım ağrının lokalizasyonu için bize fikir verir.
  • Ele gelen kitle: Hepatomegali, splenomegali, hidrops, anevrizma
Defans: Karın kaslarının istemsiz olarak kasılarak intraperitoneal yapıların hareketini azaltmak için vücudun verdiği savunma yanıtıdır. İstemli Defans: İnspiryum sırasında kas tonusu azalır. Gerçek Defans: Solunumdan bağımsız olarak gerginlik devam eder. Erken bir peritoneal irritasyon bulgusudur. Lokal defans: Apandisit, Kolesistit, Divertikülit Defansın ileri boyutta olması -> Rijidite
  • Perforasyonda saptanan tahta karın bulgusu
  • Yaşlılarda karın ön duvarındaki kasların zayıflığından dolayı defans ve rijidite saptanmayabilir.
Hassas bölgeye yavaş ve derinlemesine olan baskıdan sonra birden ellerin çekilmesiyle “rebound” ağrısı oluşur.
  • Pariyetal peritonun etkilendiğini gösterir.
Murphy Bulgusu: Sağ kostofrenik açıda KC alt sınırını palpe ederken kişiye inspirasyon yapması istenir. İnflamasyonlu safra kesesine dokunma ile inspirasyon kesilmesidir.
  • Kolesistit
  • Perinefritik abse
  • Akut hepatit
  • Sağ kalp yetmezliği
Matite: Sıvı, Asit, Kitle
  • KC Matitesinin Kaybı: Perforasyon
  • Timpanite: İntestinal Obstrüksiyon, İleus
Rektal muayenenin yapılması aşırı kanlı, vişne çürüğü rengi dışkılama ve melena tespiti açısından çok önemlidir. Erkeklerde herni, testis ve prostat muayenesi de yapılmalıdır. Pelvik enfeksiyon ve ektopik gebelik (peritoneal belirtilerin varlığı, vajinal akıntı)   Tanı-Laboratuvar
  • Tam kan sayımı
  • Serum elektrolitleri, kreatinin ve glukoz
  • Karaciğer fonksiyon testi
  • Laktik asit
  • Serum lipaz (amilazdan daha duyarlı ve özgüldür.)
  • İdrar tahlili
  • Gebelik testi
Tanı-Görüntüleme
  • Karın Grafisi – Supin ve ayakta
  • Viseral perforasyon ve bağırsak obstrüksiyonu şüphesinde BT daha üstündür.
  • EKG : Koroner arter hastalığı riski mevcutsa
  • Ayakta Akciğer Grafisi: Pnömoperitoneum, yansıyan ağrıya neden olan intratorasik hastalıklar
  • US: Biliyer anormallikler, hidronefroz, aort anevrizması, periton içi sıvı
  • BT: --Renal kolik --Retroperitoneal kanama --Apandisit --Abdominal aort anevrizması, mezenter iskemisi --Pankreatit --Divertikülit
  • Hızlı US : İntraperitoneal sıvı ve kanı (travma olmayan hastalarda bile) hızlı bir şekilde değerlendirebilir.
Yönetim
  • Hayatı tehdit edici bir durum teşhisi konan veya bundan şüphelenilen hastalar stabilize edilir.
  • Hemodinamik instabilite veya cerrahi bir acil durumu düşündüren, peritoneal bulguları olan hastalar değerlendirme için konsülte edilir.
Servis Yatışı Düşünülecek Hastalar
  • Cerrahi müdahale gerekliliği
  • Peritoneal bulgular varlığı
  • Oral sıvı alımının tolere edilmemesi
  • Ağrı kontrol eksikliğinin olması
  • Hastane içi tedavi gerektiren durumların varlığı (MI, DKA)
  • IV antibiyotik gerekliliği
Taburculuk Düşünülecek Hastalar
  • Cerrahi ya da ciddi medikal etiyolojisi bulunmayan
  • Oral sıvıyı tolere edebilen
  • İyi ağrı kontrolüne sahip olan
  • Detaylı taburculuk talimatına uyabilecek hastalar taburcu edilebilir.
 RENAL KOLİK
  • Üriner sistemde taş varlığından kaynaklanan şiddetli ağrıdır.
  • Taş, böbrekler ve üretra arasındaki yol boyunca herhangi bir yerde bulunabilir.
  • Nefrolitiazis böbrek taşlarını ifade eder ve üreter taşları ile birlikte akut renal koliklerin başlıca nedenidir.
  • Üriner taşlar, üriner sistemdeki solid partiküllerdir. Sekonder enfeksiyona da sebep olabilir.
Etiyoloji
  • %85'i kalsiyum oksalattan,
  • %10'u ürik asit,
  • %2'si sistin,
  • Geri kalanın çoğu magnezyum amonyum fosfattan (struvit) oluşmaktadır.
Risk Faktörleri
  • Kalsiyum taşı için başlıca risk faktörü, ailesel hiperkalsiüridir; bu nedenle ailede taş öyküsü olan hastalarda taş tekrarlama riski daha yüksektir.
  • Bu hastalarda serum kalsiyumu normaldir, ancak idrar kalsiyumu erkeklerde >250 mg/gün, kadınlarda >200 mg/gün yükselir.
  • Yaklaşık %5-8'i renal tübüler asidozdan kaynaklanır.
  • Kalsiyum taşlı hastaların yaklaşık %1-2'sinde primer hiperparatiroidizm vardır.
  • Hiperkalsiürinin nadir nedenleri sarkoidoz, D vitamini intoksikasyonu, hipertiroidizm, multipl miyelom, metastatik kanserdir.
  • Genellikle et, balık ve kümes hayvanlarının fazla tüketilmesinin neden olduğu hiperürikozüri (erkeklerde idrar ürik asit >800 mg/gün, kadınlarda >750 mg/gün) kalsiyum oksalat taşı oluşumuna neden olabilir.
  • Ürik asit taşları genellikle artan idrar asiditesi (idrar pH < 5.5) veya nadiren şiddetli hiperürikozüri (idrar ürik asit >1500 mg/gün) sonucu gelişir.
  • Sistin taşları sadece sistinüri varlığında ortaya çıkar.
  • Magnezyum amonyum fosfat taşları (struvit, enfeksiyon taşları), üre ayırıcı bakterilerin (örn., Proteus türleri, Klebsiella türleri) neden olduğu bir idrar yolu enfeksiyonunun varlığını gösterir.
  • Struvit, enfekte yabancı cisim olarak değerlendirilmeli ve bütünüyle çıkarılmalıdır.
  • Diğer taş türlerinden farklı olarak kadınlarda 3 kat daha sık görülür.
Patofizyoloji
  • Obstrüksiyonun gelişim hızı renal kolik şiddetini belirler.
  • Daha büyük taşların yerleşme olasılığının yüksek olduğu yerler:
         --Üreteropelvik kavşak --Distal üreter (iliak damarların seviyesinde) --Üreterovezikal kavşak
  • Tipik olarak bir taşın yerleşmesi için >5 mm çapta olması gerekir. Taşların ≤5 mm çapta kendiliğinden geçme olasılığı daha yüksektir.
  • Kısmi tıkanıklık bile glomerüler filtrasyonun azalmasına neden olur bu durum taş geçtikten sonra kısa bir süre devam edebilir.
  • Hidronefroz ve yüksek glomerüler basınç nedeniyle böbrek kan akışı azalır ve böbrek fonksiyonunu daha da kötüleştirir.
Semptom ve Bulgular
  • Renal parankim veya toplayıcı sisteme yerleşen büyük taşlar, obstrüksiyona veya enfeksiyona neden olmadıkça genellikle asemptomatiktir.
  • Bulantı ve kusmanın eşlik ettiği şiddetli ağrı, genellikle taş üretere geçip akut obstrüksiyona neden olduğunda ortaya çıkar. Bazen gross hematüri de oluşur.
  • Renal kolik değişken yoğunluktadır ancak tipik olarak dayanılmaz ve aralıklıdır.
  • Sıklıkla döngüsel olarak ortaya çıkar ve 20-60 dakika sürer.
  • Bulantı kusma yaygındır.
  • Karın boyunca yayılan yan veya böbrek bölgesindeki ağrı, üst üreter veya renal pelvik obstrüksiyonu düşündürür.
  • Üreter boyunca genital bölgeye yayılan ağrı, alt üreter obstrüksiyonuna işaret eder.
  • Urgency ve pollaküri ile birlikte suprapubik ağrı; distal üreteral, üreterovezikal veya mesane taşı olduğunu düşündürür.
Fizik Muayene
  • Hastalar bariz aşırı ağrılı olabilir, genellikle solgun ve terlidir.
  • Renal kolikli hastalar hareketsiz duramayabilir, kıvranabilir veya sürekli pozisyon değiştirebilirler.
  • Karın etkilenen tarafta biraz hassas olabilir, çünkü palpasyon etkilenen böbrekteki basıncı arttırır (KVAH), ancak peritoneal belirtiler (defans, rebound, rijidite) yoktur.
  • Bazı hastalarda ilk semptom hematüri veya idrarda taş görmedir.
  • Ateş, işeme zorluğu, dizüri veya bulanık veya kötü kokulu idrar gibi idrar yolu enfeksiyonu semptomları olabilir.
Tanı
  • Klinik ayırıcı tanı
  • TİT
  • Görüntüleme
  • Taş kompozisyonunun tespiti
  • Ailede taş öyküsü, taş oluşumuna yatkınlık oluşturabilecek durumlar (sarkoidoz, kemik metastazları, multipl miyelom) tespit edilmelidir.
  • Serum elektrolitleri, ürik asit ve kalsiyumu, gerekirse paratiroid hormon düzeylerinin takibi yapılır.
  • Peritonit (apandisit, ektopik gebelik veya pelvik inflamatuar hastalık nedeniyle): Ağrı genellikle sabittir ve hastalar hareketsiz yatar; genellikle rebound veya rijidite de vardır.
  • Kolesistit: Epigastriumda veya sağ üst kadranda kolik ağrı, sıklıkla Murphy pozitif
  • Barsak obstrükiyonu: Kolik tarzında karın ağrısına ve kusmaya neden olabilir, ancak ağrı genellikle iki taraflıdır ve yan ya da üreter boyunca olmaz.
  • Pankreatit: Üst karın ağrısına ve kusmaya neden olabilir, ancak ağrı genellikle sabittir, iki taraflı olabilir ve genellikle yan veya üreter boyunca değildir.
  • Bu bozuklukların çoğunda üriner semptomlar nadirdir.
  • Diseke aort anevrizması özellikle yaşlı hastalarda düşünülmelidir, çünkü renal arter etkilenirse hematüriye, üreteral dağılım boyunca yayılan ağrıya veya her ikisine birden neden olabilir.
Tanı-TİT
  • Makroskopik veya mikroskobik hematüri yaygındır, ancak multiple taşa rağmen idrar normal olabilir.
  • Piyüri görülebilir. Özellikle kötü kokulu idrar veya ateş gibi klinik bulgularla birleştiğinde enfeksiyonu düşündürür.
  • Sedimentte kalkülüs bulunduğunda taş bileşimi kesin olarak mikroskopi ile belirlenemediğinden 24 saatlik idrar toplama yoluyla daha fazla test yapılması gerekir.
  • Tek istisna, sistinüride tipik altıgen sistin kristallerinin bulunmasıdır.
Tanı-Görüntüleme
  • Kontrastsız spiral BT sıklıkla ilk tercih edilir. Taşın yerini ve obstrüksiyonun derecesini tespit ederken ağrının diğer nedenlerini de ortaya çıkarabilir (örn. aort anevrizması).
  • Tipik semptomları olan hastalar için US veya ADBG minimum radyasyonla taşının varlığını doğrulayabilir.
  • MRG taşları görüntülemeyebilir.
  • Renal US ve ekskretuar ürografi (IVU: intravenöz ürografi) taş ve hidronefrozu tanımlayabilir. Ancak küçük veya üreter taşlarına daha az duyarlıdır.
  • IVU zaman alıcıdır ve hastayı iv kontrast maddeye maruz bırakır. Genellikle spiral BT'nin kullanılamadığı durumlarda kullanılır
Tanı -Taşın Analizi
  • Taş, idrarın süzülmesiyle (veya gerekirse ameliyatla çıkarılmasıyla) elde edilir ve analiz için laboratuvara gönderilir.
  • Bazı taşlar hastalar tarafından getirilir. Mikroskobik kristaller gösteren idrar örnekleri kristalografi için gönderilir.
  • TİT ve plazma kalsiyum konsantrasyonu belirlenir.
  • Tekrarlayan taşlar, hayvansal proteinden zengin bir diyet veya vitamin C veya D takviyelerinin kullanımı gibi predispozan faktörler araştırılmalıdır.
Tedavi-Ekspulsasyon
  • Fazla sıvı alımı (oral veya iv) önerilmesine rağmen bunun taş geçişini hızlandırdığı kanıtlanmamıştır.
  • Analjezikler ve alfa reseptör blokerler (örn. 1*1 oral tamsulosin 0.4 mg) ile tedavi edilebilir.
  • Morfin ve fentanil gibi opioidler (Örn: Ketorolak 30 mg iv)
  • Kusma - ondansetron 10 mg iv
  • Ekspulsasyon: 6-8 hafta içinde geçmeyen taşların genelde çıkarılması gerekir.
  • Üreteral stent veya perkütan nefrostomi tüpü
  • Taşı Ortadan Kaldırma: Ekstrakorporeal şok dalgası ile litotripsi (pnömatik, ultrasonik, lazer) ile parçalama veya daha büyük taşlar için nefroskop ile perkutan nefrolitotomi kullanılabilir.
  • Kısa süreli üreteral stentleme (örn. 2 hafta), taş veya işlemden kaynaklanan herhangi bir inflamasyon veya ödem çözülene kadar yaygın olarak kullanılır.
  • Ürik asit taşları 2-3*1 20 mEq (20 mmol/L) oral potasyum sitrat ile idrarın uzun süreli alkalinizasyonuyla çözülebilir.
Taş Oluşumunu Önleme:
  • İlk kez üriner taş olan bir hastada ikinci kez oluşma olasılığı yılda %15, 5 yılda %40 ve 10 yılda %80 tir.
  • Taşların önlenmesi için günde 8-10 bardak kadar bol su içilmesi önerilir.
  • Tiyazid diüretikleri, potasyum sitrat. (örn., 1*1 oral 25 mg klortalidon veya 1*1 oral 1.25 mg indapamid)
  • Diyette düşük sodyum ve yüksek potasyum önerilir. Hipokalemiyi önlemek için potasyum sitrat takviyesi önerilir. (2*1 20 mEq)
  • Hayvansal proteinin kısıtlanması da tavsiye edilir.
  • Normal bir kalsiyum alımı (günde 2-3 bardak süt porsiyonu) önerilir ve kalsiyum kısıtlamasından kaçınılır.
  • Üre ayırıcı bakterilerle enfeksiyon, kültüre özgü antibiyotikleri ve tüm taşların tamamen çıkarılmasını gerektirir.
  • Enfeksiyonun eradikasyonu mümkün değilse, uzun süreli baskılayıcı tedavi (örn nitrofurantoin) gerekli olabilir.
Anahtar Noktalar
  • İdrar taşlarının %85'i kalsiyum oksalat, %10'u ürik asit, %2'si sistindir ve geri kalanın çoğu magnezyum amonyum fosfattır (struvit).
  • Daha büyük taşların tıkama olasılığı daha yüksektir fakat küçük üreter taşlarında bile (2-5 mm) obstrüksiyon oluşabilir.
  • Semptomlar hematüri, enfeksiyon semptomları ve renal koliktir.
  • Tanıda idrar tahlili, görüntüleme ve taş bileşiminin analizi yapılır.
  • Taş geçişini kolaylaştıracak analjezik ve ilaçlar (ör. alfa reseptör blokerleri) verilir. Enfeksiyona neden olan veya devam eden taşlar çıkarılır.
  • Taş bileşimine bağlı olarak tiyazid diüretikleri, potasyum sitrat, sıvı alımında artış ve diyet hayvansal proteinde azalma gibi önlemlerle taş oluşum riskini azaltılır.

BİLİYER KOLİK

  • Genellikle safra kesesinde veya safra yollarında bir taş ile obstrüksiyonunun sebep olduğu ağrıdır.
  • Tipik olarak yağlı bir yemek yedikten sonra safra kesesinin kasılmasına neden olan "gelip ve giden" ağrı türünü ifade eder.
  • Karaciğer her gün yaklaşık 500-600 mL safra üretir. Safra, esas olarak su, elektrolit ve organik bileşiklerden oluşur: safra tuzları, fosfolipitler (çoğunlukla lesitin), kolesterol, bilirubin.
  • Safra tuzları (safra asitleri) safradaki ana organik bileşenlerdir.
  • Duodenumdaki safra tuzları, sindirilen yağı ve yağda çözünen vitaminleri çözer, sindirim ve emilimini kolaylaştırır.
  • Safra, intrahepatik toplayıcı sistemden sağ veya sol hepatik kanala, ardından ortak hepatik kanala akar.
  • Açlık sırasında salgılanan safranın yaklaşık %75'i ortak hepatik kanaldan kistik kanal yoluyla safra kesesine geçer. Geri kalanı doğrudan ortak safra kanalına akar.
  • Ortak safra kanalı pankreas kanalı ile birleşerek duodenuma boşalır.
  • Safra yollarının çoğu bozukluğu safra taşlarından kaynaklanır, ancak taş yokluğunda taşsız (acalculous) safra ağrısı meydana gelir.
  • Safra kesesi taşları (kolelitiazis) genellikle asemptomatiktir.
  • Safra yollarındaki safra taşları (koledokolitiazis) safra akışını bloke edebilir, safra koliklerini tetikleyebilir veya inflamasyona (kolesistit) neden olabilir.
  • Kolesistit akut olabilir, saatler içinde gelişebilir veya kronik olabilir.
  • Safra kanallarının tıkanması ayrıca safra kanallarının inflamasyonuna (akut kolanjit) neden olabilir.
  • Safra akışı, tümörler tarafından veya AIDS'li hastalarda fırsatçı enfeksiyonların (AIDS kolanjiyopatisi) neden olduğu darlıklarla engellenebilir (kolestaz).
  • Kolestaz ayrıca safra yollarının inflamasyonuna, fibrozisine ve darlıklarına (sklerozan kolanjit) yol açabilir.
  • Genellikle, sklerozan kolanjitin (primer sklerozan kolanjit [PSC]) nedeni bilinmemektedir.
  • Kolelitiazis, safra kesesinde bir veya daha fazla safra taşı bulunmasıdır. Gelişmiş ülkelerde yetişkinlerin yaklaşık %10'unda ve 65 yaş üstü insanların %20'sinde safra taşı vardır.
  • Safra taşları yılda yaklaşık 1 ila 2 mm büyür ve sorunlara neden olacak kadar büyük hale gelmeden önce 5 ila 20 yıl sürer.
  • Safra taşlarının çoğu safra kesesi içinde oluşur, ancak kanallarda kahverengi pigment taşlarına dönüşür.
  • Ciddi komplikasyon olarak kolesistit, koledokolitiazis, kolanjit ve taşlı pankreatit gelişebilir.
  • Kolelitiazis semptom veya komplikasyonlara neden oluyorsa kolesistektomi gereklidir.
Risk Faktörleri
  • Kadın cinsiyet
  • Obezite
  • İleri yaş
  • Fazla yağlı diyet
  • Hızlı kilo kaybı
  • Aile öyküsü
Semptomlar ve Bulgular
  • Safra taşı olan kişilerin yaklaşık %80'i asemptomatiktir.
  • Semptomlu hastalar karakteristik bir ağrı tipinden (biliyer kolik) kolesistite ve hayatı tehdit eden kolanjite kadar değişen semptomlara sahiptir.
  • Biliyer kolik en sık görülen semptomdur.
  • Taşlar bazen semptomlara neden olmadan kistik kanalı geçer. Ancak çoğu safra taşı göçü, geçici olsa bile biliyer koliklere neden olan kistik kanal obstrüksiyonuna yol açar.
  • Biliyer kolik karakteristik olarak sağ üst kadranda başlar ancak karnın başka yerlerinde de oluşabilir. Özellikle diyabetiklerde ve yaşlı hastalarda sıklıkla kötü lokalizedir.
  • Ağrı sırta veya koldan aşağı doğru yayılabilir.
  • Epizodlar aniden başlar, 15 dk - 1 saat içinde yoğunlaşır.
  • 12 saate kadar (genellikle < 6 saat) sabit bir yoğunlukta kalır ve ardından 30-90 dk içinde yavaş yavaş kaybolur ve hafif bir ağrı bırakır.
  • Ağrı genellikle hastaların rahatlama için acil kliniğine başvuracağı kadar şiddetlidir.
  • Bulantı ve kusma yaygındır, ancak kolesistit gelişmedikçe ateş ve titreme görülmez.
  • Sağ üst kadran veya epigastrik hassasiyet mevcut olabilir; periton bulguları yoktur.
  • Epizodlar arasında hastalar kendilerini iyi hissederler.
  • Biliyer kolik ağır bir yemeğin ardından gelebilse de, yağlı yiyecekler spesifik bir tetikleyici faktör değildir.
  • Kolik >12 saat sürerse, özellikle kusma veya ateş eşlik ediyorsa, akut kolesistit veya pankreatit olasıdır.
  • Gaz, şişkinlik ve bulantı gibi nonspesifik gastrointestinal semptomlar genellikle yanlış bir kanıyla safra kesesi hastalığına bağlanır.
  • Bu semptomlar kolelitiazis, PÜ ve fonksiyonel gis bozukluklarda yaklaşık olarak eşit prevalansa sahiptir.
Tanı
  • Ultrasonografi: Biliyer kolik olan hastalarda abdominal US, safra kesesi taşlarını saptamak için tercih edilen görüntüleme testidir; duyarlılık ve özgüllük %95'tir.
  • Ayrıca çamuru doğru bir şekilde tespit eder.
  • BT ve MRI alternatiflerdir.
  • Endoskopik ultrasonografi küçük safra taşlarını (<3 mm) doğru bir şekilde saptar ve diğer testler şüpheli ise gerekli olabilir.
  • BT ve MRI alternatiflerdir.
  • Endoskopik ultrasonografi küçük safra taşlarını (<3 mm) doğru bir şekilde saptar ve diğer testler şüpheli ise gerekli olabilir.
  • Koledokolitiasis MR kolanjiyopankreatografi veya ERCP (endoskopik retrograd kolanjiyopankreatografi) ile görüntüleme gerektirir.
  • Asemptomatik safra taşları ve safra çamuru, genellikle ultrasonografi başka nedenlerle yapıldığında tesadüfen tespit edilir.
  • Safra taşlarının yaklaşık %10-15'i kalsifiyedir ve ADBG’de görülebilir.
  • KCFT
  • İkter ve safra koliği olan hastalarda ortak kanal taşlarından şüphelenilmelidir.
  • Ateş ve lökositoz ayrıca akut kolanjiti düşündürür.
  • Yüksek bilirubin ve özellikle ALP, ALT, GGT seviyeleri özellikle akut kolesistit veya kolanjit özellikleri olan hastalarda taşları düşündüren ekstrahepatik obstrüksiyon ile uyumludur.
Prognoz
  • Asemptomatik safra taşı olan hastalar yılda yaklaşık %2 oranında semptomatik hale gelirler.
  • Biliyer semptomlar bir kez başladığında her yıl hastaların %20-%40'ında ağrı geri döner ve hastaların yaklaşık %1-%2'sinde komplikasyonlar gelişir.
Tedavi
  • Semptomatik taşlar için: Laparoskopik kolesistektomi veya ursodeoksikolik asit kullanarak taş eritme
  • Asemptomatik taşlar için: Hastaların çoğu opere olmamaya karar verir. Ancak semptomlar ortaya çıkarsa, ağrının tekrarlama olasılığı olduğundan ve ciddi komplikasyonlar gelişebileceğinden safra kesesinin alınması (kolesistektomi) endikedir.
  • Semptomatik taşlar için: Laparoskopik kolesistektomi veya ursodeoksikolik asit kullanarak taş eritme
  • Asemptomatik taşlar için: Hastaların çoğu opere olmamaya karar verir. Ancak semptomlar ortaya çıkarsa, ağrının tekrarlama olasılığı olduğundan ve ciddi komplikasyonlar gelişebileceğinden safra kesesinin alınması (kolesistektomi) endikedir.
  • Ameliyat açık veya laparoskopik teknikle yapılabilir.
  • Komplikasyonsuz bir dönemde elektif olarak yapıldığında genel mortalite oranı yaklaşık %0.1'dir.
  • Laparoskopik kolesistektomi daha az invaziv olması, daha az postop rahatsızlık, daha iyi kozmetik sonuçlardan daha sık tercih edilir.
  • Hastaların %2-%5'inde, biliyer anatominin tanımlanamaması veya bir komplikasyonun yönetilememesi nedeniyle açık işleme dönüştürülür.
  • Kolesistektomi biliyer kolik nüksünü etkili bir şekilde önler.
  • Beslenme sorunlarına veya diyet kısıtlamalarına ihtiyaç duymaz. Bazı hastalarda, genellikle ileumda safra tuzu emilim bozukluğu nedeniyle ishal gelişir.
  • Asemptomatik hastalarda profilaktik kolesistektomi, yalnızca >3 cm taşlar veya kalsifiye safra kesesi varsa (safra kesesi kanseri riskini artırdığından) yapılır.
  • Yüksek cerrahi riskli hastalarda (eşlik eden tıbbi bozukluklar veya ileri yaş) ursodeoksikolik asit, oral 2*1 4-5 mg/kg 6 ay içinde çapı <0,5 cm olan küçük taşların %80'ini çözebilir.
  • Ancak 5 yıl içinde hastaların %50'sinde taşlar nüks ettiğinden laparoskopik kolesistektomi tercih edilir.
  • Akut kolanjit, agresif destekleyici bakım ve taşların acil olarak çıkarılmasını gerektiren bir durumdur.
  • Tekrarlayan piyojenik kolanjitte, destekleyici bakım (örneğin, geniş spektrumlu antibiyotikler) veya ERCP ile taş ve kalıntılar temizlenir.
Anahtar Noktalar
  • Gelişmiş ülkelerde yetişkinlerin yaklaşık %10'unda ve 65 yaş üstü kişilerin %20'sinde safra taşı vardır, ancak %80'i asemptomatiktir.
  • Abdominal US safra kesesi taşlarının saptanmasında %95 duyarlı ve özgüldür.
  • Semptomlar geliştiğinde (genellikle biliyer kolik), ağrı hastaların %20 ila %40'ında geri döner.
  • Semptomatik safra taşı olan hastaların çoğunu laparoskopik kolesistektomi ile tedavi edilmelidir.
  • Hastalarda biliyer kolik, açıklanamayan ikter ve/veya yüksek ALP ve GGT seviyeleri varsa ortak kanal taşlarından şüphelenin.
  • Koledokolitiasiste taşı çıkarmak için ERCP ve sfinkterotomi yapılır.
  • Akut kolanjit için en kısa sürede taşları çıkarın ve antibiyotik verin.
  • Barsağın tıkanmasına neden olan patoloji nedeniyle içeriğin barsaktan geçişinin mekanik olarak önemli ölçüde bozulması veya tamamen durmasıdır.
  • Semptomlar kolik ağrı, kusma, kabızlık ve gaz çıkışında azalmadır.
  • Mekanik tıkanıklık ince barsak (duodenum dahil) ve kolonda olabilir; kısmi veya tam olabilir.
  • Kısmi ince barsak obstrüksiyonlarının yaklaşık %85'i cerrahi olmadan düzelirken, tam ince barsak obstrüksiyonlarının yaklaşık %85'i cerrahi gerektirir.

İNTESTİNAL OBSTRÜKSİYON

  • Barsağın tıkanmasına neden olan patoloji nedeniyle içeriğin barsaktan geçişinin mekanik olarak önemli ölçüde bozulması veya tamamen durmasıdır.
  • Semptomlar kolik ağrı, kusma, kabızlık ve gaz çıkışında azalmadır.
  • Mekanik tıkanıklık ince barsak (duodenum dahil) ve kolonda olabilir; kısmi veya tam olabilir.
  • Kısmi ince barsak obstrüksiyonlarının yaklaşık %85'i cerrahi olmadan düzelirken, tam ince barsak obstrüksiyonlarının yaklaşık %85'i cerrahi gerektirir.
Etiyoloji
  • Mekanik obstrüksiyonun en yaygın nedenleri adezyon, herni ve tümördür.
  • Diğer genel nedenler arasında divertikülit, yabancı cisimler (safra taşları dahil), volvulus (bağırsak mezenterinde bükülme), invajinasyon (bağırsağın bir bölümünün diğerine geçmesi) ve fekal impaksiyon yer alır.
Patofizyoloji
  • Basit mekanik obstrüksiyonda vasküler kaçakta blokaj meydana gelir.
  • Alınan sıvı ve yiyecekler, sindirim salgıları ve gaz; obstrüksiyonun önünde birikir.
  • Proksimal barsak genişler ve distal segment çöker. Mukozanın normal salgı ve emilim işlevleri baskılanır ve barsak duvarı ödemli ve obstrüktif hale gelir.
  • Şiddetli barsak distansiyonu devam eder ve progresiftir, peristaltik ve sekretuar düzensizlikler yoğunlaşır; dehidratasyon ve boğulmuş obstrüksiyona ilerleme riski artar.
  • Strangülasyon obstrüksiyonu, bozulmuş kan akışı kaynaklı obstrüksiyondur.
  • İnce barsak obstrüksiyonu olan hastaların yaklaşık %25'inde görülür. Genellikle herni, volvulus ve invajinasyon ile ilişkilidir.
  • 6 saat gibi kısa bir sürede infarktüs ve kangrene ilerleyebilir.
  • Önce venöz obstrüksiyon, ardından arteriyel oklüzyon oluşur ve barsak duvarında hızlı iskemi ile sonuçlanır.
  • İskemik barsak ödemli hale gelir ve enfarktüslere yol açarak kangren ve perforasyona yol açar.
  • Kalın barsak obstrüksiyonunda boğulma nadirdir (volvulus hariç).
  • Perforasyon, iskemik bir segmentte (tipik olarak ince bağırsakta) veya belirgin genişleme meydana geldiğinde meydana gelebilir.
  • Çekumun çapı ≥ 13 cm genişlemişse risk yüksektir.
  • Obstrüksiyon bölgesinde bir tümör veya divertikül perforasyonu da oluşabilir.
Semptom ve Bulgular
  • İnce barsakta obstrüksiyon kısa sürede semptomlara sebep olur. Umbilikal bölge veya epigastriumda kolik ağrı, kusma ve (tam obstrüksiyonu olan hastalarda) obstipasyon.
  • Bazen, genişlemiş bağırsak halkaları palpe edilebilir.
  • Enfarktüs ile karın hassas hale gelir
  • Şiddetli, sabit ağrı, boğulmanın meydana geldiğini gösterir. Strangülasyon olmadığında, karın hassas değildir.
  • Oskültasyonda sessiz karın veya minimal peristalsis bulgulanır.
  • Şok ve oligüri, uzun süreli obstrüksiyon veya strangülasyonu gösteren ciddi belirtilerdir.
  • Kolon obstrüksiyonu, genellikle ince barsaktakinden daha hafif semptomlara neden olur.
  • Artan kabızlık, obstipasyona ve abdominal distansiyona yol açar.
  • Kusma meydana gelebilir (genellikle diğer semptomların başlamasından birkaç saat sonra) ancak yaygın değildir.
  • Fizik muayenede tipik olarak gurultulu ve şişkin bir karın vardır.
  • Hassasiyet yoktur ve rektum genellikle boştur. Tıkayıcı kitle palpe edilebilir.
  • Sistemik semptomlar nispeten hafiftir ve sıvı ve elektrolit eksiklikleri nadirdir.
  • Fizik muayenede tipik olarak gurultulu ve şişkin bir karın vardır.
  • Hassasiyet yoktur ve rektum genellikle boştur. Tıkayıcı kitle palpe edilebilir.
  • Sistemik semptomlar nispeten hafiftir ve sıvı ve elektrolit eksiklikleri nadirdir.
  • Volvulusun genellikle ani bir başlangıcı vardır. Ağrı süreklidir, bazen üst üste binen kolik ağrı dalgaları şeklindedir.
Tanı
  • Tanı kliniktir ve ADBG ile doğrulanır.
  • Supin pozisyonda ve ADBG genellikle obstrüksiyonu teşhis etmek için yeterlidir.
  • Sadece laparotomi strangülasyonu kesin olarak teşhis edebilir.
  • WBC yükseliği ve asidoz, strangülasyonun oluştuğunu gösterebilir, ancak strangüle olmuş barsak anslarından venöz çıkış azalırsa bu bulgular görülmeyebilir.
  • Grafilerde merdiven benzeri bir dizi şişkin barsak ansları, ince barsak obstrüksiyonunun tipik özelliğidir, ancak sağ kolonun tıkanmasıyla da ortaya çıkabilir.
  • Hava sıvı seviyesi de görülebilir.
  • Proksimal jejunum obstrüksiyonunda veya tam obstrüksiyonda (volvulus gibi) dilate anslar ve sıvı seviyesi olmayabilir.
  • İnfarktüslü barsak, röntgende kitle izlenimi yaratabilir. Barsak duvarındaki gaz (pneumatosis intestinalis) kangreni gösterir.
  • Kolon obstrüksiyonunda abdominal grafide obstrüksiyonun proksimalinde kolonun distansiyonu görülür.
  • Çekal volvulusta karın ortasında veya sol üst kadranda büyük bir gaz kabarcığı olabilir.
  • Hem çekum hem de sigmoid volvulus ile kontrast madde, volvulus yerinde tipik "kuş gagası" deformitesi ile tıkanma bölgesini gösterir.
  • Kontrast lavman yapılmazsa, kolonoskopi sigmoid volvulusun basıncını azaltmak için kullanılabilir, ancak çekal volvulusta nadiren işe yarar.
  • Abdominal BT, ince barsak obstrüksiyonu şüphesinde daha sık kullanılmaktadır.
Tedavi
  • Destekleyici bakım, ince barsak ve kolon obstrüksiyonu için benzerdir:
  • Nazogastrik aspirasyon,
  • IV sıvılar (%0,9 salin veya Ringer laktat) ve idrar sondası (sıvı çıkışını izlemek için)
  • Elektrolit replasmanı test sonuçlarına göre yapılmalıdır, ancak tekrarlayan kusmalarda Na ve K düşüklüğü muhtemeldir.
  • IV antibiyotik (barsak iskemisinden veya enfarktüsünden şüpheleniliyorsa, ameliyattan önce verilmelidir -örn. 3. kuşak sefalosporin: sefotetan 2 g IV-).
  • Olası barsak obstrüksiyonunda hasta hastaneye yatırılmalıdır. Akut barsak tıkanıklığının tedavisi tanı ile eş zamanlı ilerlemelidir.
  • Bir cerrah her zaman dahil olmalıdır.
  • Duodenum obstrüksiyonunda rezeksiyonla lezyon çıkarılamıyorsa palyatif gastrojejunostomi ile tedavi edilir.
  • İnce barsağın tam obstrüksiyonu laparotomi ile tedavi edilir.
  • Tıkayıcı kolon kanserleri bazen tek aşamalı rezeksiyon ve anastomoz ile tedavi edilebilir.
  • Bu işlem mümkün olmadığında tümör rezeke edilerek kolostomi veya ileostomi açılabilir, stoma daha sonra kapatılabilir.
  • Divertikülit obstrüksiyona neden olduğunda, genellikle perforasyon mevcuttur. İlgili alanın çıkarılması çok zor olabilir, ancak perforasyon ve genel peritonit varsa endikedir.
  • Rezeksiyon ve kolostomi yapılır ve anastomoz ertelenir.
  • Çekal volvulus tedavisinde; ilgili segmentin rezeksiyonu ve anastomozu yapılır.
  • Sigmoid volvulusta, bir endoskop veya uzun bir rektal tüp sıklıkla bükülmeyi açabilir ve rezeksiyon birkaç gün ertelenebilir. Rezeksiyon olmadan, nüks neredeyse kaçınılmazdır.
Anahtar Noktalar
  • Obstrüksiyonun en yaygın nedenleri adezyon, herni ve tümördür.
  • Postop durum veya herni yoksa ince barsak obstrüksiyon genellikle bir tümör neden olur.
  • Kusma sıvı-elektrolit azalmasına neden olur.
  • Uzun süreli obstrüksiyon barsak iskemisi, enfarktüs ve perforasyona neden olabilir.
  • Cerrahi onarımdan önce ng aspirasyon ve iv sıvılar kullanılır.
  • Yapışıklıklar nedeniyle tekrarlayan obstrüksiyonu olan hastalar için acil cerrahi yerine ng aspirasyon düşünülür.