Tanım Resüsitasyon, acil tıbbi durumlarda hayati fonksiyonların yeniden başlatılması ve sürdürülmesini içeren geniş kapsamlı bir yaklaşımdır. Temel yaşam desteği (Basic Life Support, BLS) ve ileri yaşam desteği (Advanced Life Support, ALS) gibi belirli teknikleri ve prosedürleri kapsar. BLS genellikle, kardiyopulmoner resüsitasyon (KPR) ve otomatik eksternal defibrilasyon (AED) gibi yöntemlerle, solunum ve dolaşımın hızla yeniden başlatılmasını içerirken, ALS daha karmaşık tıbbi prosedürler ve ilaçlarla kan dolaşımını ve solunumu destekler. Resüsitasyon, hastaların yaşamlarını kurtarmanın ötesinde, ayrıca iyileşme sürecinde nörolojik ve diğer organ sistemlerinin işlevlerini optimize etmeyi amaçlar. Özellikle, resüsitasyon sırasında solunum ve dolaşımın yanı sıra, tıbbi stabilite ve hastanın hayatta kalma olasılığını maksimize etmek amacıyla hızlı ve etkili bir biyokimyasal denge de sağlanmalıdır. Bu genellikle, organ ve doku perfüzyonunun iyileştirilmesini, asidozun düzeltilmesini ve oksijenasyonun optimize edilmesini içerir. Hem hızlı hem de etkili bir resüsitasyon, hastanın kısa ve uzun vadedeki sağlık sonuçlarını belirleyebilecek kritik faktörlerdir. Resüsitasyonun tarihçesi, Kardiyopulmoner ve cerebral fonksiyonların restorasyonuna yönelik antik dönemlerden beri çeşitli yaklaşımların bir hikayesidir. Modern anlamda resüsitasyonun kökleri, 18. yüzyılda Hollanda'da kurulan ilk cemiyet olan "The Society for Recovery of Drowned Persons"e dayanır. Bu cemiyet, asılı olan, boğulan veya soğukta donan kişilerin canlandırılmasına yönelik teknikler konusunda yönergeler geliştirmiştir. 20. yüzyıla gelindiğinde, bu uygulamalar daha sistematik ve bilimsel bir temele oturtulmuştur. James Elam ve Peter Safar'ın 1956'da ilk kez sunulan suni solunum ve göğüs kompresyonlarını içeren modern KPR'ı geliştirmesi, kardiyopulmoner resüsitasyonun evriminde önemli bir dönüm noktasıdır. 19. yüzyılın ikinci yarısında resüsitasyon teknikleri ve eğitim yöntemlerinde hızlı bir gelişme yaşandı. Defibrilasyonun ve ilaçların kardiyopulmoner resüsitasyon (KPR) içindeki yerinin kabulü, yaşam kurtarma potansiyelini artırdı. 1966'da Amerikan Kalp Derneği, KPR eğitimini yaygınlaştırmak için bir program başlattı ve 1974'te ilk kez "İleri Kardiyak Yaşam Desteği" (Advanced Cardiac Life Support, ACLS) kursları sunulmaya başlandı. Resüsitasyon, sürekli bilimsel araştırmalar ve teknolojik gelişmeler sayesinde sürekli evrim geçirmekte ve ilerlemektedir. Özellikle, son yıllarda hedeflenen sıcaklık yönetimi (Targeted Temperature Management, TTM) gibi ileri post-resüsitasyon bakım stratejilerinin gelişmesi, kardiyak arrest sonrası nörolojik sonuçları iyileştirme potansiyeli sunmaktadır.