Temel yaşam desteği (Basic Life Support, BLS), acil durumlarda hızla uygulanan, genellikle acil tıbbi yardım gelene kadar hayatı sürdürmek için kardiyopulmoner resüsitasyon (KPR) ve otomatik eksternal defibrilasyon (AED) gibi yöntemleri içeren bir ilk yardım prosedürüdür (Şekil). BLS'nin öncelikli amacı, oksijenlenmiş kanın beyin ve kalbe akışını sağlamak ve hızla kalp atışını ve normal solunumu geri getirmektir. Bu uygulamalar genellikle layık kişiler, sağlık profesyonelleri ve acil tıp teknisyenleri tarafından uygulanır.

🧨AED'ler şok verilebilir ritmler için otomatik analiz sağlar ve KPR ile birlikte kullanıldığında, BLS'nin kardiyak arrest sonrası hayatta kalma olasılığını önemli ölçüde artırdığı kanıtlanmıştır.  Temel Yaşam Desteği Algoritması

⚠️Nabız Yokluğu ve Resüsitasyona Başlama Kararı Nabız yokluğu, yaşamın kritik bir göstergesidir ve genellikle acil bir durumun ve hemen resüsitasyonun gerekli olduğunun belirtisidir.

🧨Bir bireyde bilinçsizlik ve normal olmayan veya yok olan solunumun saptanması durumunda, acil tıbbi yardım aranmalı ve hemen temel yaşam desteği (BLS) başlatılmalıdır. Nabzın manuel olarak palpe edilmesi, yaşamsal belirtilerin Değerlendirilmesinde standart bir yaklaşımdır, ancak bu tekniğin sınırlılıkları vardır. Özellikle, sağlık profesyonelleri bile bazen hızlı ve stresli durumlarda nabzı doğru bir şekilde saptayamazlar. Son kılavuzlar, kalp atışının olup olmadığını belirlemek için kalp seslerini ve diğer fiziksel bulguları kullanmayı önermektedir.

🧨Nabzın olmaması durumunda, hayat kurtarmak için zaman kritiktir ve kardiyopulmoner resüsitasyon (KPR) hemen başlatılmalıdır.

🧨Göğüs kompresyonları, aortik ve pulmoner kan akışını sağlar ve beynin ve kalbin oksijenasyonunu sürdürür. Ayrıca, erken defibrilasyon, ventriküler fibrilasyon veya nabızsız ventriküler taşikardi durumlarında, resüsitasyon başarısını artırabilir. Yanlışlıkla bir kişinin nabzını yanıltıcı bir şekilde değerlendirmenin sonuçları, kardiyak arrest durumunda gecikmiş veya hiç uygulanmayan KPR'den daha az zararlıdır.

🧨Bu nedenle, bir kişinin bilinçsiz olduğu ve anormal veya hiç solunum yapmadığı durumlarda, sağlık profesyonellerinin ve layık kişilerin hemen KPR'ye başlamaları önerilir.

⚠️Acil Çağrı Sisteminin Aktivasyonu Temel yaşam desteği (BLS) sürecinin kritik bir adımı, acil çağrı sisteminin hızlı ve etkin bir şekilde aktivasyonudur. Kalp arresti durumunda, hızlı yanıtın sağlanması hayati öneme sahiptir ve bu, genellikle, bir acil durumda hemen uygun acil hizmetlere ulaşmayı gerektirir. Bu, çoğu durumda, yerel acil hizmetler numarasını (112) aramak anlamına gelir. Bu çağrı, acil tıbbi hizmetlerin (EMS) gönderilmesi için bir tetikleyici görevi görür, böylece hasta veya yaralı kişi hızla tıbbi yardım alabilir. Acil çağrı sisteminin aktivasyonu, hem toplumda hem de hastane dışında acil tıbbi durumlardan sağ kurtulma şansını artırır. Acil çağrı operatörleri genellikle, çağrıyı alan kişinin durumu değerlendirmesine yardımcı olabilir ve uygun adımlar konusunda rehberlik sağlayabilir. Ayrıca, çağrı operatörleri genellikle telefonla KPR talimatları verebilirler, bu da layık kişilerin resüsitatif çabalarını ve hayatta kalma oranlarını artırabilir. Dahası, acil çağrı sisteminin hızlı aktivasyonu, hastaneye erken ulaşımı sağlar ve ileri yaşam desteği (ALS) prosedürlerinin uygulanması için fırsatı artırır.

⚠️Kardiyopulmoner Resüsitasyona Erken Başlama Kardiyak arrest durumlarında hayatta kalma şansını artırmak için kardiyopulmoner resüsitasyonun (KPR) hızlı bir şekilde başlatılması hayati öneme sahiptir. Bir kişinin bilinçsiz olduğu ve anormal veya hiç solunum yapmadığı durumlarda, BLS uygulayabilen herkesin hemen KPR'ye başlaması önerilir. Kalp durması durumlarında hızlı yanıtın önemi, "altın dakika" kavramıyla da ifade edilir. Her dakika, defibrilasyon olmaksızın geçirilen kalp durmasının ardından hayatta kalma şansı yaklaşık %10 azalır. KPR'nin hemen başlatılması, oksijenlenmiş kanın vücudun hayati organlarına akışını sürdürür ve defibrilasyonun etkinliğini artırabilir. Çünkü, kalp dokusunun oksijensiz kalma süresi uzadıkça, kalp ritmi şokla düzeltilebilir ventriküler fibrilasyondan, düzeltilemez asistoliye doğru ilerler. Bu nedenle, kalp durması olan bir kişinin belirtileri fark edildiği anda KPR'ye başlanması, hayatta kalma şansını ve nörolojik sonuçları iyileştirme potansiyeli sunar.

⚠️Otomatik Eksternal Defibrilatör Otomatik eksternal defibrilatörler (AED'ler), kalp durmasına müdahalede önemli bir teknolojik gelişmedir. Ventriküler fibrilasyon (VF) veya nabızsız ventriküler taşikardi (VT) gibi şokla düzeltilebilecek ritmleri tanıyabilen ve gerekli olduğunda defibrilasyon şoku uygulayabilen taşınabilir cihazlardır. AED'ler genellikle layık kişiler, acil tıp teknisyenleri ve sağlık profesyonelleri tarafından kullanılır. Çalışmalar, AED kullanımının VF veya VT ritmine sahip kardiyak arrest hastalarında hayatta kalma oranlarını önemli ölçüde artırdığını göstermiştir. AED'ler, özellikle kalp durmasının kamuya açık alanlarda gerçekleştiği durumlarda hayat kurtarma potansiyeline sahiptir. Bu cihazlar genellikle toplumda, spor tesislerinde, okullarda, havaalanlarında ve diğer kamuya açık yerlerde bulunur. AED'nin hızlı uygulanması, defibrilasyonun "altın dakikalar" sınırlarında gerçekleştirilmesine olanak sağlar, bu da hayatta kalma şansını artırır. Ayrıca, AED'ler genellikle KPR'ye eşlik eder ve bu iki prosedür birlikte, kalp durmasının ardından hayatta kalma olasılığını en üst düzeye çıkarır.