Üst Solunum Yolu Enfeksiyonları 

Üst solunum yolu denildiğinde burun, paranazal sinüsler, nazofarenks, orofarenks ve larenks başta olmak üzere baş ve boyunda yer alan ve toraksın üzerinde bulunan anatomik oluşumlar akla gelir. Üst solunum yolunun viral enfeksiyonları ya da diğer adlarıyla soğuk algınlığı (akut koriza, nezle, common cold) insanlarda en fazla görülen solunum yolu hastalıklarıdır. Erişkinlerde yılda ortalama 2-4 kez, çocuk yaş grubunda her yıl ortalama 6-10 kez kadar görülebilen üst solunum yolu enfeksiyonları (ÜSYE) genellikle kendi kendini sınırlar ve nadiren de komplikasyonlara yol açarlar . Komşu solunum yolunun benzer mukozalarını tuttukları için bu enfeksiyonların belirti ve bulguları da ortak özellikler gösterirler. Öksürük, burun akıntısı ve tıkanıklığı, düşük ateş, boğaz ağrısı ortaya çıkar ve enfeksiyon bazen aynı anda birden fazla anatomik bölgeyi de etkileyebilir. Etyolojide viral ve bakteriyel mikroorganizmalar etkili olurlar. Bazen başlangıçta viral enfeksiyon varken sekonder olarak bakteriyel özellik kazanır veya birden fazla etyolojik ajan aynı anda izole edilebilir. Kreşlerin yaygınlaşması ile 6 yaşından küçük çocuklarda sık görülebilmektedir. Ilıman iklimlerde kış aylarında epidemiktir. Rhinovirüs enfeksiyonları ani bir yükselişle sonbahar aylarında pik yapar, ilkbaharda tekrar canlanır. Paraenfluenza virüsleri Ekim ve Kasım aylarında sıktır. RSV ve koronavirüs genellikle kış aylarında saptanır.

Patojenler

Genellikle damlacık ve temas yoluyla bulaşır. 5 mikrometreden küçük partiküllü virüsler havada bir saat kalarak solunum yoluyla enfeksiyona neden olabilir. 1 metreden az hareket eden ve 10 mikrometreden büyük partiküllerle konjonktiva ve nazal mukozaya inoküle olabilirler. Ayrıca Soğuk algınlığına sahip kişinin eli dahil kullandığı eşyasıyla virüs transferi sağlanır. İnokulasyon sonrasında patojene karşı fiziksel ve mekanik bariyerler, hümoral ve hücresel immüniteye ait defansif mekanizmalar bulunmaktadır. Nasal vestibüldeki tüyler, mukus tabakası ve mukosilier aktivite fiziksel ve mekanik bariyerlere örnek olarak verilebilir. Waldeyer halkasına ait lenfoid dokular, mukozada bulunan hümoral immüniteye ait immünglobulinler ve hücresel immünite elemanları diğer bir savunma mekanizmasıdır. Ayrıca normal florada bulunan mikroorganizmalar da bu patojenlerin çoğalmasını engellemektedir. Patojenlerinde bu savunmayı aşmak için ürettikleri toksinler, proteazlar, adezyon molekülleri bulunmaktadır. İnokulasyon sonrasında enfeksiyon bulgularının başlangıcına kadar inkübasyon periyodu vardır ve bu süre patojene göre değişmektedir. Örneğin; Rinovirusler, İnfluenza ve Parainfluenza virüsler, Streptekoklar için bu süre 1-5 gün, Ebstein-Barr virüs için 4-6 hafta olarak bilinmektedir. Bu süreç sonrasında klinik semptomlar görülmeye başlar. Yaşam kalitesini düşüren bu enfeksiyonlar aynı zamanda önemli komplikasyonlara da yol açabilir. Bu derlemede bölgelere göre sık karşılaşılan akut ve kronik enfeksiyonlar ele alınacak ve klinik yaklaşım incelenecektir. Kulağa ilişkin patolojiler de gözönüne alındığında, üst solunum yolundaki enfeksiyonlar özellikle çocuk yaş grubunu etkileyen hastalıklar olup başlıca üç ana klinik tablo şeklinde ortaya çıktığı saptanmaktadır: Rinosinüzit, farenjit (tonsillofarenjit) ve otitis media. Rinosinüzitler, soğuk algınlığı, nazofarenjit, pürülan rinit, akut ve kronik sinüzitler şeklinde görülür . Etyolojide bulunan viral organizmalar arasında rinovirüs, koronavirus, enterovirüs, parainfluenza, influenza, respiratory sinsityal virüs, adenovirüs ve metapneumovirüs sayılabilir. Rinosinüzite yol açan bakteriler, Streptococcus pneumonia, Haemophylus influenzae, Moraxella catarrhalis, Staphylococcus aureus, Streptococcus pyogenes’tir. Farenjit tablolarına tonsillitler eklenebilir. Adenovirüs, respiratory sinsityal virüs, Epstein Barr, sitomegalovirüs, parainfluenza ve influenza virüsleri farenjit ve tonsillit tablolarına neden olan virüslerdir. Streptococcus pyogenes (Grup A beta-hemolitik), grup C ve G Streptokoklarla Mikoplasma pneumonia farenjite neden olan bakterilerdir. Otitis media akut, kronik ve efüzyonlu otitis media (seröz otitis media) olarak ortaya çıkar. Respiratory sinsityal virüs, influenza, adenovirüs, rinovirüs, koronavirüs, enterovirüs, parainfluenza, metapneumovirüs viral etkenler arasındadır. Bakteriyel ajanlar Streptococcus pneumonia, Hemophylus influenza, Moraxella catarrhalis ve Streptococcus pyogenes’tir.  

Soğuk Algınlığı

(Akut koriza, nezle, nazofarenjit)

  • Soğuk algınlığı, burun tıkanıklığı, burun akıntısı, hapşırma ve boğaz ağrısı ile karakterize edilen, öncelikle üst solunum yollarının kendiliğinden düzelen viral bir enfeksiyonudur; öksürük, halsizlik ve düşük dereceli ateş eşlik edebilir
Amerika Birleşik Devletleri'nde ve sanayileşmiş dünyada en sık görülen akut hastalıktır.  Soğuk algınlığı, grip, bakteriyel farenjit, akut bronşit, akut bakteriyel sinüzit, alerjik rinit ve boğmacadan ayırt edilebilen ayrı bir durumdur. Soğuk algınlığı genellikle komplikasyonsuz bir hastalıktır; ancak bazen hastalarda komplikasyonlar gelişebilir (örn. sinüzit, alt solunum yolu hastalığı, astım alevlenmeleri, akut orta kulak iltihabı) Soğuk algınlığı solunum yolunun daha çok nazal bölgesini tutan, akut özellikli ve 1-3 gün içinde pik yapan semptomların hakim olduğu; genellikle de 7-10 gün içinde iyileşen bir enfeksiyondur. İnkübasyon süresi 2-5 gündür.

Klinik sunum

  • Üst solunum yolu semptomları arasından burun tıkanıklığı, burun akıntısı, hapşırma, boğaz ağrısı ve ses kısıklığı; daha az sıklıkla sulu gözler ve otaljiyi içerir
  • Öksürük, üst solunum yolu semptomlarının başlangıcını takip edebilir
  • Halsizlik veya miyalji gibi sistemik semptomlar sıklıkla mevcuttur
  • Semptomlar genellikle 14 güne kadar sürer ancak az sayıda vakada daha uzun süre devam edebilir

Fiziksel Muayene

  • Düşük dereceli ateş bazen mevcuttur
  • Konjonktiva etkilenebilir
  • Rinore başlangıçta sulu olma eğilimindedir ve hastalığın sonraki aşamalarında mukuslu veya cerahatli olabilir.
  • Kırmızı, tıkalı burun etleri karakteristiktir
  • Daha büyük çocuklarda ve yetişkinlerde sinüslerdeki hassasiyet perküsyonla ortaya çıkarılabilir.
  • Timpanik membranlarda ışık refleksinde azalma, hava-sıvı seviyesi veya kabarcıklar görülebilir.
  • Faringeal enjeksiyon yaygındır (genellikle eksüda olmadan) ve yumuşak damağın arkasında postnazal sekresyonlar görülebilir.
  • Ön servikal lenfadenopati palpe edilebilir

Nedenleri ve Risk Faktörleri

Nedenler

  • Virüslerin neden olduğu
    • Rinovirüs vakaların yarısından fazlasını oluşturan en yaygın nedendir
    • Yıl boyunca mevcut ancak en çok sonbahar ve ilkbahar mevsimlerinde ılıman iklimlerde öne çıkıyor
    • İnfluenza virüsü, genellikle ılıman iklimlerde kışın ortasından sonuna kadar ortaya çıkan en yoğun grip mevsiminde vakaların %25 ila %30'una neden olur.
    • Coronavirüs, vakaların yaklaşık %10 ila %15'ini oluşturur (daha fazlası COVID-19 salgını sırasında)
    • Diğer nedenler arasında parainfluenza virüsleri, solunum sinsityal virüsü, adenovirüs ve metapnömovirüs bulunur.
  • Bulaşma, aerosol haline getirilmiş damlacıklar yoluyla veya doğrudan (kişiden kişiye) veya dolaylı olarak (fomitler) ağız veya burun salgılarıyla temas yoluyla gerçekleşir.

Risk faktörleri ve/veya ilişkileri

Yaş
  • Soğuk algınlığı sıklığı okul öncesi çocuklarda zirve yapar (yılda ortalama 6-7 hastalık) ve yaşla birlikte, trendin tersine döndüğü geç yaşlara kadar yavaş yavaş azalır.
Diğer risk faktörleri/ilişkiler
  • Ilıman iklimlerde yıl boyunca görülür ancak oranlar sonbahar, kış ve ilkbahar aylarında daha yüksektir.
  • Tropikal iklimlerde mevsimsel değişiklik daha azdır
  • Gündüz bakım merkezlerine katılım, özellikle 3 yaşından küçük çocuklarda artan bir sıklık ile ilişkilendirilmektedir.
  • Kronik stres ve kısa uyku süresi (gecede 6 saatten az) duyarlılığı artırmaktadır.

TANI

Anamnez ve klinik tablo göz önüne alınmalıdır. Virüs izolasyon ve identifikasyonu için kültür, antijen ve PCR yöntemleri kullanılmaktadır. Nazofarengeal ve nazal akıntılardan olduğu kadar farenks ve tonsillerden aspirat ve sürüntü örnekleri alınabilir. Kültür altın standart olmakla beraber zaman alıcıdır ve pratikte yeri yoktur. Kültürün monoklonal antikorla immünperoksidaz boyanması viral identifikasyonu 48 saate indirmektedir . İnfluenza ve RSV için hızlı antijen saptama kitleri 15-30 dakikada sonuçlanabilmektedir; ancak bu testlerin sensitivite ve spesifitesi tartışılmaktadır . PCR tetkikleri güvenilir olmakla beraber iş yükü ve maliyeti artırmaktadır

Ayırıcı tanı

En yaygın

  • Alerjik rinit 
    • Hapşırma, berrak burun akıntısı ve konjonktival kaşıntı ve enjeksiyon ile kendini gösterir; ateş, boğaz ağrısı ve miyalji yoktur
    • Burun konkaları soluk veya kırmızı görünüyor
    • Kronik (uzun süreli) olabilir veya mevsimsel alerjene özgü bir paternle ilişkili olabilir; genellikle aile geçmişi veya kişisel atopi veya alerji öyküsü olabilir.
    • Tetikleyiciye maruz kalma kısa ve münferit bir olay olmadığı sürece hastalığın süresi genellikle soğuk algınlığı süresini aşar
    • Antijenle deri testi, alerjik semptomlardan sorumlu alerjeni (örneğin polen, kedi tüyü) tanımlamak için yaygın olarak yapılan bir testtir.
  • Burun yabancı cisim
    • Burun tıkanıklığı ve/veya ağrı şikayeti
    • Viral soğuk algınlığının aksine semptomların başlangıcı ani ve genellikle tek taraflıdır.Özellikle çocuklarda tek taraflı burun akıntısında nazal kavitede yabancı cisim düşünülmelidir.
    • Burun akıntısı kanlı, cerahatli veya kötü kokulu olabilir
    • Burun deliklerinin spekulum muayenesinde tanımlanabilir yabancı cisim vardır
  • Tıbbi rinit
    • OTC nazal dekonjestanların sık veya kronik kullanım öyküsü
    • Burun tıkanıklığı ve burun akıntısı ile ortaya çıkar ve burun dekonjestanından yalnızca geçici bir rahatlama sağlanır
    • Burun deliklerinin doğrudan oto-oftalmoskopi spekulum muayenesi ile incelenmesi, konkalarda kan oluşumunu ve belirgin eritemi tespit eder
  • Vazomotor rinit
    • Açık burun akıntısı ve burun tıkanıklığı ile ortaya çıkan kronik durum
    • Genellikle tahriş edici maddeler, güçlü kokular, yemek yeme ve hava koşullarındaki değişikliklerle tetiklenir
    • Klinik öyküye ve diğer nedenlerin dışlanmasına göre ayrım yapın
  • Akut ve kronik bakteriyel sinüzit
    • Frontal baş ağrısı veya belirgin yüz ağrısı şikayeti
    • Semptomların süresi soğuk algınlığının süresini aşıyor
    • Paranazal sinüslerde değişken hassasiyet ve pürülan burun akıntısı
    • BT'deki bulgular soğuk algınlığındakilerle örtüşür ve sinüs opaklaşması, hava-sıvı seviyeleri ve lokalize mukozanın kalınlaşmasını içerebilir.
  • Boğmaca
  • Erken (nezle) evre, burun tıkanıklığı, rinit ve sulu gözlerle birlikte soğuk algınlığına benzer şekilde ortaya çıkar
  • Öksürük bunu takip eder ve uzun süreli nöbetlerle ve bunu takip eden nefes alma çığlığıyla karakterize edilir; öksürük sonrası kusma veya senkop meydana gelebilir
  • Bu aşama birkaç hafta sürebilir ve bu enfeksiyonu klinik olarak soğuk algınlığından ayırır.
  • Tanı , nazofarenks sürüntüsünden alınan Bordetella pertussis için kültür veya polimeraz zincir reaksiyonu ile doğrulanabilir.

Önleme

  • CDC, el yıkama, öksürük hijyeni, sık dokunulan yüzeylerin (örn. kapı kolları, oyuncaklar, mobil cihazlar) dezenfeksiyonu, maske takılması ve enfekte olmayan kişilerin enfekte olanlarla temasının sınırlandırılması gibi sağduyuya dayalı önlemleri önermektedir.
  • İnfluenza, solunum sinsityal virüsü ve SARS-CoV-2'ye karşı aşı, soğuk algınlığı sayısını azaltabilir.
  • Bir meta-analiz, C vitamini takviyesinin genel popülasyonda profilaktik olarak kullanıldığında soğuk algınlığını önlemediğini gösterdi.
  • Emzirme bebeklerde solunum yolu hastalıkları oranlarını azaltır.

Tedavi Hedefleri

  • Semptomları hafifletmek
  • Viral üst solunum yolu enfeksiyonundan kaynaklanan komplikasyonları izleyip gerekirse uzmanına yönlendirmek (sinüzit, orta kulak iltihabı, astım ve kronik obstrüktif akciğer hastalığı gibi kronik solunum yolu hastalıklarının alevlenmeleri vb. durumlarda endikedir)

Tedavi seçenekleri

Şu anda mevcut hiçbir antiviral ajan soğuk algınlığı virüslerinin çoğuna karşı etkili değildir

  • İnfluenza ve SARS-CoV-2 için antiviral ajanlar, birincil veya ikincil bağışıklık yetmezliği olanlar gibi yüksek riskli hastalarda kullanılabilir.
  • Rinovirüsler ve diğer soğuk algınlığı virüslerinin çoğu için antiviral yoktur

Antibakteriyel ajanlar viral üst solunum yolu hastalıklarına karşı etkili değildir ve sekonder bakteriyel komplikasyonların (örneğin sinüzit, orta kulak iltihabı, zatürre) gelişmesini engellemez.

Tedavi destekleyicidir ve aşağıdakileri içerebilir:

  • Ateşi ve ağrıyı hafifletmek için asetaminofen veya NSAID'ler (örneğin, aspirin, ibuprofen, naproksen)
    • 6 aydan küçük çocuklarda ibuprofen önerilmez
    • Reye sendromuna neden olabileceğinden aspirinin bebek ve çocuklarda kullanılması önerilmez.
    • Asetaminofen burun tıkanıklığı ve burun akıntısı için bir miktar rahatlama sağlayabilir
    • NSAID'ler ağrıyı (örn. baş ağrısı, otalji, miyalji) ve hapşırmayı azaltır ancak diğer solunum semptomlarını azaltmaz
    • 5 yaş ve üzeri hastalarda üst solunum yolu hastalığına bağlı burun akıntısının giderilmesinde ipratropium bromür burun spreyi vardır
    • Olumsuz etkiler arasında burun ve ağız kuruluğu ve epistaksis yer alır
  • Birinci kuşak antihistaminikler (örneğin, triprolidin, difenhidramin, klorfeniramin), yetişkinlerde genel semptom şiddetinde (özellikle burun akıntısı ve hapşırma) kısa süreli sınırlı bir azalma sağlayabilir, ancak çocuklarda bu etkiyi sağlayamaz
  • Oral dekonjestanlar (örneğin psödoefedrin, fenilefrin) hapşırmayı ve burun tıkanıklığını azaltabilir
  • 4 yaşından küçük çocuklarda önerilmez
  • Topikal dekonjestanlar (örneğin fenilefrin, oksimetazolin, ksilometazolin) burun tıkanıklığını iyileştirebilir
  • Uzun süreli kullanım geri tepme tıkanıklığına neden olabilir
    • 4 yaşından küçük çocuklarda önerilmez
    • Öksürük önleyicilerin (ör. guaifenesin, dekstrometorfan) kanıtlanmış bir değeri yoktur ve çocuklarda önemli yan etkileri olabilir.

    İlaç tedavisi

    • İpratropium bromür burun spreyi
      • Rinorenin giderilmesi için endikedir
      • 5 yaşından küçük çocuklarda kullanılmaz
        • Burun içi dozaj (%0,06 burun solüsyonu)
          • Ipratropium Bromide Burun spreyi, solüsyonu; 5 ila 11 yaş arası çocuklar: Her burun deliğine günde 3 kez 84 mcg (2 sprey).
          • Ipratropium Bromide Burun spreyi, solüsyonu; 12 ila 17 yaş arası Çocuklar ve Ergenler: Her burun deliğine günde 3 veya 4 kez 84 mcg (2 sprey).
          • Ipratropium Bromide Burun spreyi, solüsyonu; Yetişkinler: Her burun deliğine günde 3 veya 4 kez 84 mcg (2 sprey).

    İlaç dışı ve destekleyici bakım

    • Tuzlu burun irrigasyonu (örneğin neti pot) burun semptomlarını iyileştirebilir
    • Terapötik çalışmalarda C vitamini takviyesi semptomların süresini ve şiddetini azaltmadığı görülmüş
    • Isıtılmış, nemlendirilmiş havanın solunması soğuk algınlığı semptomlarını veya süresini azaltmaz
    • Oral çinko pastilleri üzerine yapılan çalışmalarda tutarsız sonuçlar elde edilmiştir ve gastrointestinal yan etki potansiyeli mevcuttur.
    • Bitkisel ilaçlar (örneğin Ekinezya preparatları, sarımsak) ve probiyotiklerin değeri şüphelidir
      Grip (İnfluenza)
    • Grip, influenza virüsü enfeksiyonunun neden olduğu akut, mevsimsel salgın, oldukça bulaşıcı ve ateşli bir solunum yolu hastalığıdır.

    Klinik

    • Seyri hafiften ağır ve yaşamı tehdit eden hastalığa kadar değişir
    • Semptomların ve sistemik belirtilerin ani başlangıcı, gribin ayırt edici özelliğidir; maruziyetten 1 ila 4 gün sonra başlar ve 14 güne kadar sürer.
    • İlk belirtiler genellikle şunları içerir:
      • Ateş, titreme ve terleme (yaygın)
      • Miyalji (yoğun olabilir)
      • Baş ağrısı (genellikle belirgin)
      • Halsizlik ve yorgunluk (derin olabilir)
      • Anoreksiya (yaygın)
    • Hastalar aşağıdakiler de dahil olmak üzere sonraki semptomları bildirebilirler:
      • Hapşırmayla birlikte veya hapşırmadan burun akıntısı ve burun tıkanıklığı (belirgin)
      • Boğaz ağrısı (yaygın)
      • İlerleyen göğüs rahatsızlığına neden olan derin, kesik kesik, verimsiz öksürük
      • İnfluenza pnömonisinde dispne mevcut olabilir
    • Gastrointestinal semptomlar (örneğin mide bulantısı, kusma, ishal) bazen çocuklarda görülürken yetişkinlerde nadiren görülür.

    Fiziksel Muayene

    • Ateş normaldir ancak çocuklarda ve yaşlı erişkinlerde daha az görülür.
    • Ateş yüksekse veya hasta susuz kalmışsa taşikardi mevcut olabilir
    • Takipne pnömoniye veya daha ciddi bir hastalığa işaret edebilir
    • Nazal ve orofaringeal mukoza zarlarının eritemi
    • İnce burun akıntısı
    • Servikal adenopati (genellikle posterior)
    • Akciğer muayenesinde alt solunum yolu tutulumu yoksa akciğerler genellikle temizdir; raller veya ronküsler viral veya sekonder bakteriyel pnömoniyi düşündürür

    Nedenleri ve Risk Faktörleri

    Nedenler

    • İnfluenza A ve B'nin 1 veya 2 türü her yıl mevsimsel salgınlara neden olur; C tipi suşlar yalnızca sporadik hastalıklara neden olur

    Risk faktörleri ve/veya ilişkileri

    Yaş
    • Oranlar çocuklarda yetişkinlere göre daha yüksektir, ancak her yaş etkilenir
    • Yaşlı yetişkinler (örneğin 65 yaş ve üzeri kişiler) daha yüksek risk altındadır
    Diğer risk faktörleri/ilişkiler
    • Mevsimsel desen
      • Ilıman iklimlerde sonbahar ortasından ilkbahar başlarına kadar görülür
      • Tropikal iklimlerde yıl boyunca ara sıra görülür
    • Şiddetli belirtiler için risk faktörleri:
      • Bağışıklık sistemi baskılanmış durum
      • Eşlik eden kronik hastalıklar (örn. diyabet; kalp yetmezliği; kronik pulmoner, renal, hepatik, hematolojik veya nörolojik hastalık)
      • Morbid obezite
      • Gebelik

    Ayırıcı tanı

    En yaygın

    • Nezle, soğuk algınlığı
      • Kış aylarında yaygın, grip salgınlarıyla örtüşüyor
      • Klinik olarak başlangıç ​​daha yavaştır ve hasta sadece hafif derecede hasta görünür.
      • Ateş yok veya gripten daha düşük; Hastaların şiddetli miyalji ve yorgunluğa yakalanma olasılığı daha düşüktür
      • Gripte alt solunum yollarına (örn. öksürük) karşın, soğuk algınlığında baskın semptomlar üst solunum yollarındadır.
      • Öykü ve fizik muayene bulguları ve influenza testi ile ayırt edilir
    • Diğer solunum yolu viral enfeksiyonları
      • COVID-19
        • SARS-CoV-2 koronavirüsünün neden olduğu sistemik enfeksiyon (solunum sistemini tercih eden)
        • Örtüşen klinik özellikler nedeniyle klinik olarak ayırt edilmesi zor olabilir; ek olarak koenfeksiyon meydana gelebilir.
        • COVID-19 salgını, SARS-CoV-2 testini yaygın olarak gerekli kılmaktadır (örneğin, COVID-19 ile tutarlı belirti veya semptomlar, SARS-CoV-2'ye bilinen veya şüphelenilen maruz kalma)
        • Akut solunum yolu enfeksiyonu nedeniyle hastaneye yatırılan tüm hastalara her iki virüs için de test yapılması önerilir. Akut solunum yolu hastalığı ile başvuran ancak hastaneye yatırılması gerekmeyen hastalar için, eğer influenza testi sonuçları yönetimi değiştirecekse, SARS-CoV-2 testine ek olarak influenza testi de önerilir.
          • CDC, her iki patojen için çoklu veya bireysel analizlerle antijen testi yerine nükleik asit tespitini önerir.
      • Solunum sinsityal virüs enfeksiyonu
        • Mevsimsellik gribinkiyle örtüşüyor; enfeksiyon çoğunlukla bebekleri ve küçük çocukları etkiler
        • Genellikle nozokomiyal (hastalar sağlık bakımı ortamında bulunduktan sonra semptomlar geliştirir)
        • Uzamış ekspiratuar faz, raller ve hırıltı ile birlikte alt solunum yolu semptomları baskındır
        • Tanı polimeraz zincir reaksiyonu testi ile doğrulanır
        • Son derece bulaşıcı; Fomitlerin bulaşmasını önlemek için hastanede yatan hastalar için damlacık ve temas önlemleri gerektirir
      • Parainfluenza virüsü enfeksiyonu
        • Mevsimsellik gribinkiyle örtüşüyor; enfeksiyon bebeklerde ve küçük çocuklarda hem üst hem de alt solunum yolu hastalığına, yetişkinlerde ise çoğunlukla üst solunum yolu hastalığına neden olur.
        • Krup ve ses kısıklığı baskın semptomlardır
        • Teşhis polimeraz zincir reaksiyonu testi veya antijen tespit testi ile doğrulanır
          • Solunum patojenleri için çoğu ticari multipleks teste dahildir
      • Adenovirüs enfeksiyonu
        • Genellikle mevsimsel değildir; çocuklarda daha yaygın
        • En belirgin semptomlar boğaz ağrısı, ses kısıklığı ve konjonktivittir.
        • Bağışıklık sistemi ciddi şekilde baskılanmış hastalarda (yani organ nakli yapılanlarda) ciddi hastalığa neden olabilir; Bu hasta popülasyonunda sidofovir ile antiviral tedavi vaka bazında değerlendirilebilir
        • Teşhis polimeraz zincir reaksiyonu testi veya antijen tespit testi ile doğrulanır
      • Epstein-Barr virüsü enfeksiyonu (bulaşıcı mononükleoz)
        • Ara sıra meydana gelir (mevsimsel olarak değil); ergenlerde ve genç erişkinlerde en sık görülen
        • En belirgin semptomlar boğaz ağrısı ve yorgunluktur; fiziksel bulgular faringeal eksudaları ve belirgin posterior servikal adenopatiyi içerir; öksürük baskın semptom değildir
        • Splenomegali mevcut olabilir
        • Laboratuvar testleriyle teşhis edilir (mononükleoz nokta testi veya Epstein-Barr virüsü antikor testi)
    • Bakteriyel enfeksiyonlar
      • Bakteriyel pnömoni
        • Sporadik olarak ortaya çıkabilir veya gribin bir komplikasyonu olabilir
        • Semptomlar benzerdir ancak öksürük etkilidir ve plöretik göğüs ağrısı ve nefes darlığı olasılığı daha yüksektir.
        • Hırıltılar ve ronküsler, egofoni ve/veya perküsyondaki donukluk pnömonik bir infiltrasyonu düşündürür
        • Göğüs röntgeni ve mikroskobu ve balgam kültürü (veya entübe hastalardan trakeal aspirat) ile teşhis edilir.
      • Meningokokal menenjit
        • Salgın hastalıklarda ortaya çıkma eğilimi gösterir; en sık olarak yakın çevrede (örn. yurtlar, kışlalar) yaşayan çocuklarda ve genç erişkinlerde görülür
        • Grip gibi aniden ve yüksek ateşle başlıyor
        • Baskın semptomlar başlangıçta şiddetli baş ağrısı, ense sertliği, fotofobi ve kusmadır.
          • Döküntü mevcut olabilir; öksürük olağandışı
        • Hastalar genellikle toksik görünür
        • Beyin omurilik sıvısı analizi ve kültürü ile tanıyı doğrulayın; 2 set kan kültürü alın
        • Mesleki bir tehlike olabileceğinden şüphelenilen meningokoksemi vakalarını mikrobiyoloji laboratuvarına bildirin

    Tedavi

    Hedefler

    • Semptomları hafifletmek
    • Yüksek risk altındaki hastalarda komplikasyonları (örn. viral pnömoni) önlemek

    Kabul kriteri

    Ciddi hastalığı veya kötüleşen orta dereceli hastalığı olan hamile hastaları, 5 yaşından küçük çocukları ve 65 yaşından büyük yetişkinleri kabul edin

    Yoğun bakım ünitesine kabul kriterleri
    • Ventilatör desteğine ihtiyaç duyulma ihtimali yüksek
      • Dispne ve/veya hipoksi ile birlikte şiddetli veya hızla ilerleyen hastalık
      • Bilateral yaygın pnömoni
    • Hemodinamik dengesizlik

    Uzman yönlendirmesi için öneriler

    • Hastaneye yatmayı gerektiren ciddi hastalıklar için bir enfeksiyon hastalıkları uzmanına ve göğüs hastalıkları uzmanına veya yoğun bakım uzmanına danışın.
    • Aşıdan fayda görecek ancak aşıya karşı şiddetli alerjisi olan yüksek riskli hastalar için bir alerji uzmanına danışmayı düşünün

    Tedavi seçenekleri

    Dinlenme ve yeterli hidrasyonun sürdürülmesiyle destekleyici bakım

    • Yaygın semptomatik tedaviler ateş, ağrı ve burun tıkanıklığının giderilmesini içerir (NSAID'lerin OTC formları sıklıkla kullanılır; Reye sendromu riski nedeniyle çocuklarda aspirinden kaçının)

    Aşağıdaki 3 grup hasta için doğrulanmış veya şüphelenilen influenza durumunda nöraminidaz inhibitörlerinin mümkün olan en kısa sürede kullanılması önerilir:

    • Şiddetli veya ilerleyici hastalığı olan hastalar
    • Hastanede yatan hastalar
    • Komplikasyon açısından yüksek risk altındaki hastalar
      • 5 yaşından küçük çocuklar ( özellikle 2 yaşından küçükler)
      • 65 yaş ve üzeri yetişkinler
      • Huzurevleri ve diğer uzun süreli bakım tesislerinin sakinleri
      • Aşağıdaki belirli tıbbi koşullara veya demografik özelliklere sahip kişiler:
        • Astım ve diğer kronik akciğer hastalıkları
        • Kardiyovasküler hastalık (sadece hipertansiyon hariç)
        • Böbrek hastalığı
        • Karaciğer hastalığı
        • Hematolojik durumlar (orak hücre hastalığı dahil)
        • Steroidler veya biyolojik ilaçlar, HIV enfeksiyonu veya diğer nedenlere bağlı olarak bağışıklık sisteminin baskılanması
        • 19 yaşından küçükse uzun süreli aspirin tedavisi
        • Metabolik bozukluklar (diabetes Mellitus dahil)
        • Nörolojik ve nörogelişimsel durumlar
        • Morbid obezite (BMI 40 kg/m² veya daha fazla)
        • Hamile veya yeni hamile (doğumdan sonraki 2 hafta içinde)
        • Amerikan Kızılderili veya Alaska Yerli soyları

    Baloxavir marboksil

    • Şu anda yaygın olarak kullanılmamaktadır
    • Şu anda, kronik tıbbi durumu olmayan 5 ila 12 yaş arası çocuklarda ve 12 yaş ve üzeri tüm hastalarda grip tedavisi için FDA tarafından onaylanmıştır.
    • Ayrıca 5 yaş ve üzeri hastalarda maruziyet sonrası influenza profilaksisi için FDA tarafından onaylanmıştır.
      • 2020 yılında yapılan randomize kontrollü bir çalışma, tek doz baloxavir'in, gripli hastaların ev içi temaslarında gribin önlenmesinde maruziyet sonrası önemli profilaktik etkinlik gösterdiğini bildirdi.
    • Çocuklar için oral süspansiyon olarak veya ağızdan tek doz olarak verilen tablet olarak mevcuttur; ideal olarak semptom başlangıcından sonraki 48 saat içinde uygulanır
    • Hamile hastalar, emziren hastalar, komplike veya ilerleyici hastalığı olanlar, ciddi şekilde bağışıklık sistemi baskılanmış hastalar veya hastanede yatan hastalar için önerilmez; bu durum şu anda klinik kullanımını sınırlamaktadır.
    • Baloxavir'i oseltamivir ile karşılaştıran tek bir çalışma: komplike olmayan influenzası olan yüksek riskli ergen ve yetişkin ayakta tedavi gören hastaları içeren randomize kontrollü bir çalışma
      • İnfluenza semptomlarının azalmasına kadar geçen medyan süre, influenza A hastaları için benzerdi ancak influenza B hastaları için baloxavir ile 27,1 saat daha hızlıydı ( P = 0,025).
    • Şiddetli influenza nedeniyle hastaneye yatırılan 12 yaşından büyük hastaları kapsayan randomize kontrollü bir çalışma, tek başına bir nöraminidaz inhibitörü ile tedavi edilen hastalar ile bir nöraminidaz inhibitörü artı baloxavir ile tedavi edilen hastalar arasında klinik sonuçlar açısından hiçbir fark bulamadı.

    Tedaviyi uygulama kararının test sonuçlarına bağlı olması gerekmez

    • Özellikle çok hasta veya yüksek risk altındaki hastalar için test sonuçlarını beklerken tedaviyi geciktirmeyin.

    İlaç tedavisi

    • Nöraminidaz inhibitörleri
      • Ayrıca hastalığın başlangıcından sonraki 48 saat içinde komplikasyon riski yüksek olmayan sağlıklı yetişkinlere ve çocuklara da seçmeli olarak reçete edilebilir.
      • Hastanede yatan çocuklar ve yetişkinler üzerinde yapılan gözlemsel çalışmalar, mortalitedeki anlamlı azalmanın en çok 48 saat içinde bir inhibitöre başlanmasıyla belirgin olduğunu göstermektedir.
      • Tedavi seçilirse, hastalık başladıktan sonra mümkün olan en kısa sürede antiviral tedaviye başlayın, ideal olarak semptom başlangıcından sonraki 48 saat içinde
        • Hastanede yatan veya durumu ağır olan hastalar için semptomların süresine bakılmaksızın tedaviyi başlatın.
          • Bu popülasyonda oseltamivir zanamivire tercih ediliyor
          • Gastrointestinal fonksiyon bozukluğu nedeniyle oseltamiviri absorbe edemeyen hastalara IV peramivir uygulanabilir.
        • Standart tedavi süresi 5 gündür; Ağır hasta kalan hastalar için uzatılmış kurslar düşünülebilir
      • Oseltamivir
        • Oseltamivir Fosfat Oral süspansiyon; Postmenstrüel yaş† 38 haftadan küçük Prematüre Yenidoğanlar: 5 gün boyunca günde iki kez 1 mg/kg/doz PO.
        • Oseltamivir Fosfat Oral süspansiyon; Prematüre Yenidoğanlar 38 ila 40 haftalık adet sonrası yaş†: 5 gün boyunca günde iki kez 1,5 mg/kg/doz PO.
        • Oseltamivir Fosfat Oral süspansiyon; Adet sonrası yaşı† 40 haftadan büyük Prematüre Yenidoğanlar ve 0 ila 13 gün† arası Term Yenidoğanlar: 5 gün boyunca günde iki kez 3 mg/kg/doz PO.
        • Oseltamivir Fosfat Oral süspansiyon; 14 ila 29 günlük Dönem Yenidoğanlar: 5 gün boyunca günde iki kez 3 mg/kg/doz PO.
        • Oseltamivir Fosfat Oral süspansiyon; 1 ila 8 ay arası bebekler: 5 gün boyunca günde iki kez 3 mg/kg/doz PO.
        • Oseltamivir Fosfat Oral süspansiyon; 9 ila 11 ay arası bebekler: 5 gün boyunca günde iki kez 3,5 mg/kg/doz PO.
        • Oseltamivir Fosfat Oral süspansiyon; 15 kg veya daha az olan çocuklar: 5 gün boyunca günde iki kez 30 mg PO.
        • Oseltamivir Fosfat Oral süspansiyon; 16 ila 23 kg ağırlığındaki çocuklar: 5 gün boyunca günde iki kez 45 mg PO.
        • Oseltamivir Fosfat Oral süspansiyon; 24 ila 40 kg ağırlığındaki çocuklar: 5 gün boyunca günde iki kez 60 mg PO.
        • Oseltamivir Fosfat Oral kapsül; Ağırlığı 40 kg'ın üzerinde olan çocuklar ve ergenler: 5 gün boyunca günde iki kez 75 mg PO.
        • Oseltamivir Fosfat Oral kapsül; Yetişkinler: 5 gün boyunca günde iki kez 75 mg PO.
        • Azalmış böbrek fonksiyonuna göre dozajın ayarlanması gerekir
      • Zanamivir
        • IV formülasyonu şu anda klinik olarak kullanılmamaktadır. Şu anda IV zanamivir elde etmek için mevcut klinik çalışma veya insani amaçlı kullanım programı mevcut değil
        • Solunan
          • Bebekler ve 7 yaşından küçük çocuklar: güvenliği ve etkinliği belirlenmemiştir. Klinik çalışmalar, küçük çocukların Diskhaler cihazı gibi kuru toz inhalerlerinin doğru kullanımı için gereken en yüksek inspiratuar akış hızlarını üretmediğini ve bu durumun zanamivirin sistemik emilimini ve klinik etkinliğini sınırladığını göstermiştir.
          • Zanamivir İnhalasyon tozu; 7 ila 17 yaş arası çocuklar ve ergenler: 5 gün boyunca her 12 saatte bir oral inhalasyon yoluyla 10 mg.
          • Zanamivir İnhalasyon tozu; Yetişkinler: 5 gün boyunca her 12 saatte bir oral inhalasyon yoluyla 10 mg.
      • Peramivir
        • Enjeksiyon için Peramivir Çözeltisi; Bebekler ve 6 ay-12 yaş arası çocuklar: 12 mg/kg/doz (Max: 600 mg/doz) IV, tek doz.
        • Enjeksiyon için Peramivir Çözeltisi; Ergenler: Tek doz olarak 600 mg IV.
        • Enjeksiyon için Peramivir Çözeltisi; Yetişkinler: Tek doz olarak 600 mg IV.
        • Azalmış böbrek fonksiyonuna göre dozajın ayarlanması gerekir
    • Endonükleaz inhibitörü
      • Baloxavir marboxil (tedavi veya maruz kalma sonrası profilaksi)
        • Baloxavir Marboxil Oral süspansiyon; 5 ila 12 yaş arası, vücut ağırlığı 20 kg'ın altında olan çocuklar: Tek doz olarak 2 mg/kg PO.
        • Baloxavir Marboxil Oral süspansiyon; 5 ila 17 yaş arası, 20 ila 79 kg ağırlığındaki çocuklar ve ergenler: Tek doz olarak 40 mg PO.
        • Baloxavir Marboxil Oral süspansiyon; 5 ila 17 yaş arası, vücut ağırlığı 80 kg veya daha fazla olan çocuklar ve ergenler: Tek doz olarak 80 mg PO.
        • Baloxavir Marboxil Oral tablet; 80 kg'ın altındaki yetişkinler: Tek doz olarak 40 mg PO.
        • Baloxavir Marboxil Oral tablet; 80 kg veya daha fazla ağırlığa sahip yetişkinler: Tek doz olarak 80 mg PO.

    İlaç dışı ve destekleyici bakım

    Ateş sırasında hissedilmeyen kayıpları dengelemek için dinlenme ve yeterli sıvı alımı önerilir

    Özel popülasyonlar

    • Hamile hastalar
      • Hastaneye yatma riski arttı ama ölüm riski yok
        • Erken doğum ve gebelik yaşına göre küçük bebek durumu riskinde artış
        • İnfluenza mevsiminde hamile olan veya hamile olacak tüm hastalara inaktive veya rekombinant influenza aşısı mümkün olan en kısa sürede yapılmalıdır.
          • Önerilen, yaşa uygun ve lisanslı inaktif veya rekombinant grip aşılarından herhangi biri herhangi bir trimesterde yapılabilir.
          • Birinci veya ikinci üç aylık dönemdeki hamile kişiler, sezonun ilerleyen dönemlerinde aşılamanın mümkün olmayabileceği endişesi olmadığı sürece, Temmuz veya Ağustos aylarında aşılamadan kaçınmalıdır.
          • Canlı zayıflatılmış grip aşısının hamilelik sırasında kullanılması önerilmez; ancak doğum sonrasında da kullanılabilir
        • Klinik olarak şüphelenilen veya doğrulanmış influenzası olan tüm hamile hastaları, aşılama durumuna veya laboratuvar test sonuçlarına bakılmaksızın antiviral ilaçlarla tedavi edin
          • Mevcut yerel direnç modellerine göre oseltamivir veya zanamivir kullanın
          • Mümkünse semptomların başlamasından sonraki 48 saat içinde tedaviye başlayın
            • Ancak bu hasta popülasyonunda 48 saat sınırı geçmiş olsa dahi bu ilaçlara başlanması önerilmektedir.
        • Hastalık ciddi görünüyorsa veya kötüleşiyorsa, solunum sıkıntısı veya şiddetli sepsis belirtileriyle yoğun bakım ünitesine kabul edilme eşiği düşükse hamile hastaları hastaneye yatırın
        • Hamile hastalar ve doğum sonrası 2 haftaya kadar (hamilelik kaybı sonrası dahil) grip hastası herhangi biriyle yakın teması olan kişiler için maruziyet sonrası kemoprofilaksiyi düşünün.
          • Maruziyetten sonraki 48 saat içinde yönetin

    Komplikasyonlar ve Prognoz

    Komplikasyonlar

    • Doğrudan grip virüsü komplikasyonları
      • Grip pnömonisi en sık görülen viral komplikasyondur
      • Çok nadiren aşağıdaki durumlar meydana gelebilir:
        • Aseptik menenjit ve/veya ensefalit
        • Miyozit ve/veya rabdomiyoliz
        • Transvers miyelit
        • Perikardit veya miyokardit
    • Süpüratif komplikasyonlar
      • İkincil bakteriyel pnömoni
      • Orta kulak iltihabı
      • Sinüzit
    • Komorbid durumların alevlenmesi
      • Astım
      • Kronik obstrüktif akciğer hastalığı
      • Konjestif kalp yetmezliği

    Prognoz

    • Düşük risk grubundaki komplikasyon gelişmeyen hastalarda prognoz iyidir ve tam iyileşme beklenir.
    • Yüksek risk gruplarındaki hastalarda ciddi hastalık, hastaneye yatış ve ölüm vakaları arttı
    • Genel ölüm oranı, Amerika Birleşik Devletleri'nde 100.000 kişi başına 0,2 ölümdür.

    Tarama ve Önleme

    Önleme

    • Aşılama
      • Mevsimsel grip aşısının kontrendikasyonu olmayan 6 aylık ve daha büyük herkese (hamile hastalar dahil) her yıl sonbaharda yapılması önerilmektedir.
      • 6 aydan 8 yaşına kadar olan çocuklara, bağışıklık tepkisini optimize etmek için ilk aşılama sezonunda 2 doz grip aşısı (4 veya daha fazla hafta arayla uygulanan) gerekir.
        • Daha önce 2 veya daha fazla dozda üç değerlikli veya dört değerlikli grip aşısı yapılmış olan 6 ay ile 8 yaş arasındaki çocuklara (aynı sezonda veya ardışık sezonlarda yapılmış olmalarına bakılmaksızın) 2 doz aşı yapılmasına gerek yoktur; sadece 1 doz gerektirirler
        • Önceki sezonda yalnızca 1 doz aşı almış olan çocuklara 2 dozluk başlangıç ​​rejimi uygulanmalıdır; 2 doz arasındaki aralık en az 4 hafta olmalıdır
      • ABD'de 3 tip aşı üretiliyor
        •  İnaktive edilmiş influenza virüsü aşısı
        • Dört değerlikli formlarda mevcuttur: öncelikle 6 aylık veya daha büyük hastalar için
        • Piyasada bulunan aşıların tümü tüm yaş grupları için onaylanmamıştır.
        • Bazı grip aşılarının 6 ila 35 aylık çocuklara yönelik dozajı, daha büyük çocuklar ve yetişkinlere yönelik dozlardan farklıdır; Yaşa uygun bir ürünün uygun dozunu uyguladığınızdan emin olun.
        • 65 yaş ve üzeri yetişkinler için yüksek doz dört değerlikli ve adjuvanlı dört değerlikli formlar mevcuttur
        • Rekombinant grip aşısı
          • 2023-2024 grip sezonunda 18 yaş ve üzeri hastalar için dört değerlikli bir formülasyon mevcuttur.
        • Canlı zayıflatılmış grip aşısı, dört değerlikli (burun içinden uygulanır)
          • 2023-2024 grip sezonunda tek bir canlı zayıflatılmış grip aşısı mevcuttur. 2 influenza A (H1N1 ve H3N2) ve 2 influenza B suşu içeren dört değerlikli bir aşıdır.
          • Enjeksiyondan kaçınmak isteyen, 2 ila 49 yaş arası sağlıklı, hamile olmayan kişiler için bir seçenek
      • 65 yaş ve üzeri yetişkinlere yüksek dozda grip aşısı önerilmektedir; aşağıdaki formülasyonlar tercih edilir:
        • Fluzone yüksek doz dört değerlikli aşı
        • Flublok dört değerlikli rekombinant grip aşısı
        • Fluad dört değerlikli adjuvanlanmış grip aşısı
      • Yumurta alerjisi grip aşısının uygulanmasına kontrendikasyon değildir
        • Yumurta alerjisi öyküsü olan kişiler, şiddetine bakılmaksızın, yaşa uygun olarak önerilen ve diğer açılardan uygun olan grip aşılarından herhangi birini alabilirler.
      • Ürtikerden daha şiddetli reaksiyonlar (örn., anjiyoödem, solunum sıkıntısı, baş dönmesi, tekrarlayan kusma) yaşayan veya epinefrin veya benzeri bir müdahale gerektiren kişilerde aşı, tıbbi bir ortamda uygulanmalı ve şiddetli alerjik durumu yönetebilecek bir klinisyen tarafından denetlenmelidir. reaksiyonlar
      • Yumurta bazlı dört değerlikli inaktive grip aşıları ve dört değerlikli canlı zayıflatılmış grip aşıları için, herhangi bir grip aşısına karşı şiddetli alerjik reaksiyon (örn. anafilaksi) öyküsü, tüm yumurta bazlı dört değerlikli inaktif influenza aşılarının ve dört değerlikli canlı zayıflatılmış grip aşılarının gelecekte alınması için bir kontrendikasyondur. ; aşının herhangi bir bileşenine karşı şiddetli alerjik reaksiyonu (örn. anafilaksi) olan hastalarda da kontrendikedir
      • Hücre kültürü bazlı dört değerlikli inaktive edilmiş grip aşısı için:
        • Herhangi bir yumurta bazlı inaktive edilmiş, rekombinant veya canlı zayıflatılmış influenza aşısına karşı ciddi bir alerjik reaksiyon (örn. anafilaksi) öyküsü, hücre kültürü bazlı dört değerlikli inaktive edilmiş influenza aşısı kullanılırken bir önlemdir; Uygulanması halinde aşılama, ciddi alerjik reaksiyonları tespit edip yönetebilecek bir sağlık uzmanının gözetimi altında gerçekleştirilmelidir.
        • Herhangi bir değerdeki herhangi bir hücre kültürü bazlı inaktive edilmiş influenza aşısına karşı şiddetli alerjik reaksiyon (örn., anafilaksi) geçmişi, hücre kültürü bazlı dört değerlikli inaktive edilmiş influenza aşısının gelecekte alınması için bir kontrendikasyondur; aşının herhangi bir bileşenine karşı şiddetli alerjik reaksiyonu (örn. anafilaksi) olan hastalarda da kontrendikedir
      • Dört değerlikli rekombinant grip aşısı için:
        • Herhangi bir yumurta bazlı inaktive edilmiş, hücre kültürü bazlı inaktive edilmiş veya canlı zayıflatılmış influenza aşısına karşı ciddi bir alerjik reaksiyon (örneğin anafilaksi) öyküsü, dört değerlikli rekombinant influenza aşısı kullanılırken bir önlemdir; Eğer uygulanıyorsa aşılama, şiddetli alerjik reaksiyonları tanımlayıp yönetebilecek bir sağlık uzmanının gözetimi altında gerçekleştirilmelidir.
        • Herhangi bir rekombinant influenza aşısına karşı şiddetli alerjik reaksiyon (örn. anafilaksi) öyküsü, gelecekte dört değerlikli rekombinant influenza aşısının alınmasına kontrendikasyondur; aşının herhangi bir bileşenine karşı şiddetli alerjik reaksiyonu (örn. anafilaksi) olan hastalarda da kontrendikedir
      • Grip aşısından sonraki 6 hafta içinde Guillain-Barré sendromu öyküsü olan kişiler, grip komplikasyonları açısından yüksek risk altında olmadıkları sürece grip aşısı yaptırmamalıdır; bu durumda yarar riskten daha ağır basabilir; antiviral profilaksi bir alternatiftir
    • Antiviral profilaksi
      • Nöraminidaz inhibitörleri oseltamivir ve zanamivir ile maruz kalma öncesi veya sonrası kemoprofilaksi yetişkinlere ve 3 aylık veya daha büyük çocuklara aşağıdaki nedenlerden dolayı verilebilir:
        • Toplumda influenza aktivitesi tespit edildiğinde, influenza aşısının etkili olmasının beklendiği (ancak henüz uygulanmadığı) influenzaya bağlı komplikasyon geliştirme riski yüksek olan hastaları korumak için inaktif influenza aşısının derhal uygulanmasıyla birlikte
        • Aşılanmamış yüksek riskli hastaları ve yakın zamanda influenzaya maruz kalan aile temaslılarını korumak
        • Aşıya karşı antikor yanıtı geliştiremeyen bağışıklık sistemi baskılanmış hastaları korumak
        • Kapalı ortamlarda büyük salgınları önlemek veya kontrol etmek için
      • Temas sonrası profilaksiye maruziyetten sonraki 48 saat içinde başlayın
      • Antiviral ilaçlar, inaktive edilmiş influenza virüsü aşısı veya dört değerlikli rekombinant influenza aşısı ile eş zamanlı olarak verilebilir.
        • Grip antiviral ilaçları, aşının uygulanmasından 48 saat öncesi ile 14 gün sonrası arasındaki süre içinde verilirse canlı zayıflatılmış grip aşısının (dörtlü) etkinliğini azaltabilir.
        • Daha yeni influenza antiviralleri peramivir ve baloxavir, oseltamivir ve zanamivirden daha uzun yarı ömre sahiptir (peramivir için yaklaşık 20 saat ve baloxavir için 79 saat) ve 5 gün boyunca (peramivir) uygulandığında canlı zayıflatılmış influenza aşısının (dört değerlikli) replikasyonuna potansiyel olarak müdahale edebilir. ) veya aşılamadan 17 gün önce (baloksavir) ve aşıdan 2 hafta sonrasına kadar (her ikisi de)
          • Canlı aşıyla aşılamadan önce veya sonra bu dönemlerde bu ilaçları alan kişiler, başka bir uygun grip aşısıyla (örn. inaktive veya rekombinant formülasyonlar) yeniden aşılanmalıdır.
      • Profilaksi için Zanamivir dozajı tedaviyle aynıdır; Oseltamivir profilaksisi, toplam günlük tedavi dozunun yarısı kadar günde bir kez verilir.
      • Kemoprofilaksinin süresi koşullara göre aşağıdaki gibi değişir:
        • Temas sonrası profilaksi genellikle en son maruziyetten sonraki 10 gün boyunca sürdürülür.
        • Aşılanamayan yüksek risk altındaki kişiler için grip mevsimi boyunca temas öncesi profilaksiye devam edin
        • Kurumsal salgınların yönetimi için profilaksiye en az 2 hafta ve son hastada hastalığın başlangıcından sonra en az 10 gün (hangisi daha sonraysa) devam edin.
      • Baloxavir marboxil, 5 yaş ve üzeri hastalarda influenzaya maruz kalma sonrası profilaksi için FDA tarafından onaylandı
        • 2020 yılında yapılan randomize kontrollü bir çalışma, tek doz baloxavir'in, gripli hastaların ev içi temaslarında gribin önlenmesinde maruziyet sonrası önemli profilaktik etkinlik gösterdiğini buldu.
    • Diğer önleyici tedbirler
      • Ellerin sık sık su ve sabunla yıkanması
      • Enfekte kişilerle temastan kaçınmak ve hastayken başkalarıyla teması sınırlamak (grip benzeri semptomların ortaya çıkmasından sonra en az 24 saat evde kalarak)
      • Öksürürken veya hapşırırken ağzını ve burnunu mendille kapatmak ve kullandıktan sonra mendili çöpe atmak
      • Maske takmak
      • Ağız, burun ve gözler gibi mukozal yüzeylere dokunmaktan kaçınmak
      • Yüzeylerin temizlenmesi ve dezenfekte edilmesi
    Rinosinüzit

    Anatomi ve Fizyoloji

    Paranazal sinüsler, kafatası ve yüzde yer alan içi hava dolu boşluklardır. Kendilerine adını veren kemiklerde yerleşmiş dört çift sinüs kavitesi vardır: Maksiller, etmoidal, frontal ve sfenoid sinüs. Doğumdan ilk 12. aya kadar pnömatize olan ilk sinüs maksiller sinüstür ve bu nedenle 4-5 aylık bebeklerde direk grafilerde görüntülenebilir . Etmoid sinüsler doğumda rudimenterdir ve 12-14 yaşlarında erişkin büyüklüğüne erişirler. Hemen doğum sonrası direk grafide zorlukla izlenirken, birinci yaşta rahatlıkla görülebilir. Frontal ve sfenoid sinüslerin havalanması etmoid sinüslerden geç başlar ve adölesan dönemlerin sonuna kadar gelişimleri devam eder. Frontal sinüs %15 olguda hipoplastik hatta rudimenterdir. Sfenoid sinüs ise %26 oranında rudimenterdir. Geç gelişmelerinden ötürü, çocuk yaş grubunda frontal ve sfenoid hastalıkları nadirdir. Etmoid sinüsler, orbita yapılarının medialinde yer alan bal peteği biçimindeki 4-17 havalı hücreden oluşmaktadır. Orta meaya açılan anterior etmoid hücreler (2-8 adet) ve superior meaya açılan posterior etmoid hücreler (1-8 adet) olarak ikiye ayrılırlar. Etmoidlerin lateralindeki lamina papirasea, bu sinüs hücrelerini orbitadan ayırır. Etmoidleri anterior kraniyal fossadan ayıran tavan duvarını (fovea etmoidalis) büyük ölçüde frontal kemik oluşturur. Medialde bu çatıyı, son derece ince olan kribriform lameller oluşturur. Maksiller sinüsler her iki tarafta orbita ile dişler arasında yer alır ve sinüsün superomedial bölümünden bir ostium ile orta meaya direne olur. Frontal sinüsler, her iki tarafta anterior etmoid bölgesinden, yukarıda alın bölgesine kadar yükselirler. Frontal sinüs, orta meanın anterior bölümüne açılır. Sfenoid sinüsler çift olup posterior etmoidlerin arkasında ve hafifçe inferiorunda yerleşiktirler. Üst konkanın üzerinde sfenoetmoidal resese açılırlar. Optik sinir ve karotis, sfenoid sinüsün lateral ve superolateral duvarında bazen dehisans gösterecek kadar yakın yerleşim gösterirler. Endokopik sinüs cerrahisinin uygulanmaya başlamasıyla ve bilgisayarlı tomografinin (BT) yoğun kullanımıyla nazal kavitenin lateral duvar anatomisi büyük önem kazanmıştır. Anatomik diziliş nedeniyle frontal sinüs, anterior etmoid ve maksiller sinüsler, ventilasyon ve mukosiliyer klirens açısından ostiomeatal komplekse bağımlıdırlar. Ostiometal terimi, bu kompleksin orta meada yer alması ve ostiumların açıldığı bölge olması nedeniyle kullanılmaktadır . Ostiometal kompleks, orta mea bölgesinde, ön etmoidlerin, frontal ve maksiller sinüs ostiumlarını, frontal resesi, unsinat prosesi ve infundibulumu içeren ve anatomik olmaktan ziyade fonksiyonel bir bölgedir . Unsinat proses, ince, 1.5-2 cm. uzunlukta, 3-4 mm genişlikte lateralde infundibulum, posteriorda ise hiatus semilunarisle komşu olan ve posteroinferiorda alt konkanın etmoidal prosesine tutulu ve sagital yerleşimli bir kemiktir. Unsinat prosesin arka sınırı ile ön etmoid hücrelerin en büyüğü etmoid bulla arasında sagital bir yarık olan hiatus semilunaris yer alır. Etmoid infundibulum medialde unsinat proses, lateralde lamina papirasea, anterosuperiorda maksillanın frontal prosesi ile sınırlı, huni şeklinde ve BT’de görülebilen bir boşluktur. Hiatus semilunaris aracılığı ile, orta mea ile infundibulum birbirine bağlanır. İnfundibulum etmoid hücrelerden, maksiller ve frontal sinüslerden gelen sekresyonları orta meaya kanalize eder. Sinüsler goblet hücrelerinin içinde dağıldığı yalancı çok katlı silyalı kolumnar epitelle döşeli (mukoperiostium) ve hava ile dolu kavitelerdir. Epiteldeki silyalar, sinüs içinde oluşan mukusu ve diğer içerikleri sinüs ostiumlarına doğru iterler. Bu hareket herwww.kliniktipdergisi.com 38 sinüsün ostiumuna doğru gerçekleşir ve mukosiliyer klirens (akım) adını alır. Sinüs ostiumlarının obstrüksiyonu, sinüs kavitesinde mukusun sıkışmasına ve oksijenizasyonun azalmasına yol açararak mukosiliyer klirensin bozulmasına neden olur. Paranazal sinüslerin fonksiyonlarının, sese rezonans kazandırmak, inspirasyon havasını ısıtmak ve nemlendirmek, olfaktor membran alanını artırmak, başa gelen şokları absorbe etmek, nazal kaviteyi nemlendirmek için mukus salgılamak, beynin termal izolasyonunu sağlamak, fasiyal gelişime katkıda bulunmak ve kafatası kemiklerini hafifletmek olduğu ileri sürülmektedir. TANIM

    • Erişkin rinosinüziti, 1 veya daha fazla paranazal sinüs veya bitişik burun mukozasını kaplayan mukoza zarının iltihaplanması ile birlikte 2 veya daha fazla semptomun varlığıdır; bunlardan 1'i burun tıkanıklığı/tıkanıklık/tıkanıklık/akıntı artı yüz ağrısı, basınç veya duyu kaybıdır. koku. Şunlardan biri olabilir:
      • Nazal poliplerin endoskopik belirtileri, mukopürülan akıntı, ödem veya özellikle orta meada mukozal tıkanıklık
      • Osteomeatal kompleks veya sinüslerdeki mukozal değişikliklerin BT taraması kanıtı
    • Pediatrik rinosinüzit, öksürük varlığının eklenmesiyle benzer şekilde tanımlanır.
    • Enfeksiyöz rinosinüziti içeren klinik durum; alerjik rinit ayrı olarak ele alınır
    • Akut rinosinüzitin 1 yıllık görülme sıklığı %6 ila %15 arasındadır ve antibiyotik reçete edilmesinin en yaygın nedenlerinden biridir.

    Sınıflandırma

    • Akut rinosinüzit
      • Süre 4 haftadan az
      • Varsayılan nedene göre daha fazla sınıflandırılmış
        • Akut viral rinosinüzit
        • Akut bakteriyel rinosinüzit
          • Daha da alt sınıflara ayrılabilir:
            • Komplike olmayan: Paranazal ve nazal kavite dışına yayılan inflamasyona dair klinik kanıt yok (yani nörolojik, oftalmolojik veya yumuşak doku tutulumu yok)
            • Komplike: inflamasyon paranazal ve nazal kavitenin dışına yayılmıştır (yani tanı anında nörolojik, oftalmolojik veya yumuşak doku tutulumu mevcuttur)
    • Subakut rinosinüzit
      • Süre 4 ila 12 hafta
      • Bu varlık için sınırlı veri mevcuttur; Akut veya kronik hastalık olarak yönetim kararları bireyselleştirilmiştir
    • Kronik rinosinüzit
      • Akut alevlenme olsun veya olmasın 12 haftadan uzun süre
      • Anatomik dağılıma (lokalize [tek taraflı] ve yaygın [iki taraflı]) ve endotip baskınlığına (lokal patolojiye karşı mekanik, inflamatuar ve immün) göre alt sınıflandırılmıştır.
        • Kronik yaygın inflamatuar rinosinüzit: örnek polianjiitli granülomatozdur
        • Kronik yaygın mekanik rinosinüzit: örnek primer siliyer diskinezidir
        • Tek taraflı sinüsü içeren lokalize patoloji: örnek bir mantar topudur
    • Tekrarlayan akut rinosinüzit
      • Epizodlar arasında semptomların devam etmediği, yılda 4 veya daha fazla akut bakteriyel rinosinüzit atağı
    • Tedavisi zor rinosinüzit, tipik olarak yeterli cerrahi müdahale, intranazal steroidler ve geçen yıl içinde iki kısa süreli antibiyotik veya sistemik steroid içeren uygun tedaviye rağmen semptomların devam etmesi olarak tanımlanır.

    Teşhis

    Klinik

    • Burun tıkanıklığı
    • Pürülan olabilen burun akıntısı
    • Yüz ağrısı veya basıncı
    • Baş ağrısı
    • Diş ağrısı
    • Kalıcı öksürük (genellikle daha şiddetli gece bileşeniyle birlikte)
    • Postnazal damlama
    • Hipozmi veya koku alma duyusunda değişiklik
    • Kulak ağrısı, basınç veya dolgunluk
    • İşitme kaybı
    • Dekonjestanlara zayıf yanıt
    • Daha az görülen semptomlar şunları içerir:
      • Ateş (çocuklarda daha sık görülür)
      • Mide bulantısı
      • keyifsizlik
      • Tükenmişlik
      • Ağız kokusu
      • Boğaz ağrısı
    • Çocuklarda, mukusta öğürme ve uzun süreli öksürük nedeniyle artan sinirlilik ve kusma mevcut olabilir.
    • Aşağıdaki semptomlar paranazal sinüslerin ötesine uzanan komplike rinosinüziti düşündürmektedir:
      • Yüksek ateş
      • Diplopi veya anormal göz hareketi
      • Proptoz veya belirgin periorbital ödem
      • Şiddetli başağrısı

    Fiziksel Muayene

    • Hastalar tipik olarak ateşsizdir
    • Baş ve boyun muayenesi aşağıdakileri gösterebilir:
      • İlgili sinüs boşlukları üzerinde veya üst dişlerin perküsyonunda hassasiyet
      • Gözlerin altındaki koyu halkalar, ancak bu enfeksiyondan çok alerjik diyatezi yansıtıyor olabilir
      • Artmış arka faringeal sekresyonlar
      • Elmacık kemiği veya periorbital bölgede şişlik, eritem veya ödem
    • Otoskop veya nazal spekulum ile yapılan rinoskopi şunları gösterebilir:
      • Mukoza zarı ödemi
      • Orta mea bölgesinden pürülan sekresyonlar
      • Alt konka hipertrofisi
    • Komplike vakalar, yörünge veya yüz selüliti, yörünge çıkıntısı, göz hareketi anormallikleri veya papil ödemi ile ilişkili olabilir.

    Nedenleri ve Risk Faktörleri

    Nedenler

    • Akut rinosinüzit
      • Vakaların çoğu viral üst solunum yolu enfeksiyonunun paranazal sinüslere yayılmasını içerir; bunu takip eden ikincil bakteriyel enfeksiyon takip edebilir
        • Akut viral rinosinüzit
          • Akut rinosinüzit vakalarının çoğu (%90'a kadar) viraldir
          • Yaygın patojenler şunları içerir:
            • Rinovirüs
            • Adenovirüs
            • Grip virüsü
            • Parainfluenza virüsü
        • Akut bakteriyel rinosinüzit
          • Vakaların yalnızca %0,5 ila %2'sine bakteriyel enfeksiyon neden olur
          • En yaygın topluluk kökenli organizmalar şunlardır:
            • Streptococcus pneumoniae ve diğer Streptococcus türleri
            • Tiplendirilemeyen Haemophilus influenzae
            • Moraxella (Branhamella) catarrhalis
          • Nozokomiyal enfeksiyonlar nazogastrik tüp, nazotrakeal entübasyon, kistik fibrozis ve immün sistemi baskılanmış hastalarda ortaya çıkar; tipik organizmalar şunları içerir:
            • Staphylococcus aureus (MRSA dahil)
            • Pseudomonas aeruginosa
            • Klebsiella pneumoniae
            • Gram negatif enterik organizmalar
            • Streptococcus pneumoniae
    • Kronik rinosinüzit
      • Enflamatuar yolların düzensizliğini içeren karmaşık patofizyoloji; nazal polipozis ile ilişkili olabilir
        • Alt solunum yollarında eş zamanlı inflamasyon (örneğin astım) mevcut olabilir
      • İzole edilmiş organizmalar şunları içerir:
        • Stafilokok aureus
        • Streptococcus pneu moniae
        • Haemophilus influenzae
        • Anaeroblar
        • Gram negatif enterik organizmalar

    Risk faktörleri ve/veya ilişkileri

    Yaş
    • En sık 45-65 yaş arası yetişkinlerde görülür
    CİNSİYET
    • Kadınlarda erkeklere göre daha sık teşhis edilir
    Diğer risk faktörleri/ilişkiler
    • Alerjik rinit
    • Astım
    • Aşağıdaki nedenlerden dolayı burun tıkanıklığı:
      • Polipler
      • Yabancı cisim
      • Sapmış nazal septum
      • Tümör
      • Travma
    • Yapısal kusurlar (örneğin yarık damak)
    • İmmün yetmezlikler
    • Mukosiliyer klirensin fonksiyonel bozuklukları (örneğin siliyer diskinezi, kistik fibroz)
    • Sigara dumanına maruz kalma
    • Yüzme
    • Hava yolculuğu
    • Dalış
    • Diş enfeksiyonları ve prosedürleri
    • Mekanik havalandırma
    • Nazogastrik tüp
    • Burun ambalajı
    • Önceki sinüs ameliyatı

    Teşhis Prosedürleri

    • Akut rinosinüzit
      • Tanı öncelikle klinik öyküye dayanır
      • Akut rinosinüzit, burun tıkanıklığının eşlik ettiği 4 haftaya kadar süren pürülan burun drenajı olarak tanımlanır; yüz ağrısı, dolgunluk veya baskı; ya da her ikisi de
        • Pürülan burun akıntısının varlığı tek başına bakteriyel enfeksiyonu göstermez; renklenme nötrofillerin varlığına bağlıdır (iltihap belirtisidir) ve enfeksiyona özgü değildir
      • Akut rinosinüzit ile viral veya enfeksiyöz olmayan durumlar ile akut bakteriyel rinosinüzit arasında ayrım yapın
        • Akut rinosinüzit belirti ve semptomları 10 günden daha kısa bir süre boyunca mevcutsa ve kötüleşmiyorsa viral rinosinüzit tanısı konulmalıdır.
        • Aşağıdaki durumlarda akut bakteriyel rinosinüzit tanısının varsayılması:
          • En az 10 gün boyunca iyileşme olmadan devam eden veya ilk iyileşmeden sonraki 10 gün içinde kötüleşen akut rinosinüzit belirti ve semptomları olan yetişkinler
          • Şunlara sahip çocuklar:
            • Burun akıntısı ve öksürük de dahil olmak üzere üst solunum yolu enfeksiyonunun kalıcı semptomları, 10 günden daha uzun süre iyileşme olmadan
            • Kötüleşme seyri; kötüleşme veya yeni başlayan burun akıntısı, gündüz öksürüğü veya ilk iyileşmeden sonra ateş dahil
            • En az 39 °C ateş ve ardı ardına en az 3 gün süren pürülan burun akıntısı da dahil olmak üzere şiddetli başlangıç
      • Akut komplike olmayan rinosinüzit vakalarının çoğunda görüntüleme çalışmalarına gerek yoktur
      • Komplikasyonlardan veya alternatif bir tanıdan (örn. şiddetli baş ağrısı, propitozis, kranial sinir felci, yüz şişmesi) şüpheleniliyorsa kontrastlı BT ve/veya MRI endikedir
        • Sinüs radyografileri sıklıkla hatalıdır ve görüntüleme gerektiğinde yerini büyük ölçüde BT almıştır.
    • Kronik rinosinüzit
      • Kronik rinosinüzit şu şekilde tanımlanır:
        • Aşağıdaki semptomların 2 veya daha fazlasının 12 hafta veya daha uzun süre devam etmesi; bunlardan biri burun tıkanıklığı, burun tıkanıklığı, burun tıkanıklığı veya akıntıdır. Ek semptom yüz ağrısı, basınç veya koku kaybı olabilir
        • Aşağıdaki iltihap belirtilerinden en az biri:
          • Burun boşluğunda veya orta etteki polipler
          • Görüntülemede sinüs iltihabı belirtileri
        • Diğer nazal semptomların yokluğunda yüz basıncının varlığı tek başına tanı için yeterli değildir.
      • Tanıyı anterior rinoskopi, nazal endoskopi veya sinüs BT ile doğrulayın; kontrast maddeyle zenginleştirilmiş BT altın standarttır
        • Sinonazal inflamasyonun objektif olarak belgelenmesini sağlar
        • Nazal polipleri veya septal deviasyonu gösterir; farklı yönetim stratejileri gerektirebilir
        • Görünür herhangi bir lezyonun neoplastik olup olmadığını belirlemek, şüpheli mantar hastalığının varlığını doğrulamak veya granülomatöz hastalık olasılığını değerlendirmek için paranazal sinüs biyopsisi kullanılabilir.
        • Daha erken antibiyotik tedavisine rağmen pürülansı devam eden hastalarda sinüs kültürü yapılması tavsiye edilir.
      • Kronik veya tekrarlayan akut rinosinüzitli hastaları, tedaviyi değiştirebilecek durumlar (örneğin astım, kistik fibroz, bağışıklık sistemi baskılanmış durum) açısından değerlendirin
        • Nazal polipli çocuklarda ter klorür testi yaptırın
          • Kistik fibrozlu hastaların belirlenmesinde altın standart
        • Kronik rinosinüziti veya tekrarlayan akut rinosinüziti olan bir hastada alerji ve bağışıklık fonksiyon testlerini düşünün

    Ayırıcı tanı

    En yaygın

    • Üst solunum yolu enfeksiyonu
      • Kuluçka süresi 24 ila 72 saat olan akut viral solunum yolu hastalığı; birkaç günden birkaç haftaya kadar süren
      • Genellikle hafif ve kendi kendini sınırlayan
      • Özellikleri arasında boğaz tahrişi ve burun tıkanıklığı (semptomların habercisi) gibi hafif üst solunum yolu semptomları, ardından burun akıntısı ve hapşırma yer alır.
      • İlişkili diğer semptomlar (örn. boğaz ağrısı, öksürük, ateş, gözyaşı) ortaya çıkabilir
      • Öykü ve fizik muayene ile ayırt edilir
    • Alerjik rinit (İlgili: Alerjik Rinit )
      • Çoğunlukla alerji öyküsüyle ilişkilendirilir ve belirli bir inhalan alerjene (örn. ağaç, çimen, yabani ot poleni) verilen inflamatuar yanıttan kaynaklanabilir.
      • Nazal pasajların iltihabı ile karakterizedir
      • Semptomlar (örn. burun tıkanıklığı, burun akıntısı) mevsimsel bir düzen sergileyebilir
      • Belirli antijenlere karşı deri testi aşırı duyarlılığı ve pozitif radyoallergosorbent testi sonucu ile viral burun akıntısından ayırt edilebilir; ancak akut durumlarda alerji testi nadiren gerekli olur
      • Öykü ve fizik muayene ile ayırt edilir; Belirli antijenlere karşı cilt testi aşırı duyarlılığı alerjinin doğrulanmasını sağlayabilir
    • Alerjik olmayan rinit
      • Alerjik olmayan rinit (aynı zamanda tahriş edici rinit , vazomotor rinit veya çok yıllık alerjik olmayan rinit olarak da bilinir ) çevresel tetikleyicilere (örn. sıcaklık değişimi) karşı aşırı reaksiyondan kaynaklanır.
      • Nazal mukozayı içeren artan parasempatik tonun neden olduğu
      • Semptom kompleksi alerjik rinittekine benzer
      • Cilt testi ve radyoallergosorbent testlerinde negatif sonuçlar
      • Öykü ve fizik muayene ile ayırt edilir
    • Burun polipozu
      • Çoğunlukla alerjik rinit ile ilişkilidir
      • Nazal polipozisli bazı hastalarda Samter triadı vardır (astım, nazal polipler ve aspirin veya NSAID'lere karşı akut aşırı duyarlılık reaksiyonları)
      • Polipli hastalarda çok az semptom görülebilir veya burun akıntısı, tıkanıklık ve anozmi olabilir.
      • Polipler doğrudan burun içi muayenede görüntülenebilir
      • Öykü ve fizik muayene ile ayırt edilir
    • Polianjiitli Granülomatoz
      • Birden fazla sistemi etkileyebilen granülomatöz durum
      • Üst ve alt solunum yollarının kronik granülomatöz inflamatuar hastalığı, glomerülonefrit ile eş zamanlı olarak ortaya çıkar
      • Granülomatöz inflamasyon nazal septumu tahrip eder, nazal kıkırdağı aşındırır ve ileri vakalarda proptoza neden olabilir
      • Hasta tipik olarak sinüs ağrısı ve pürülan burun akıntısı ile başvurur.
      • En sık görülen akciğer grafisi bulguları tek veya çoklu nodüller/kitlelerdir; nodüller tipik olarak dağınıktır ve sıklıkla kavitelidir
      • Aktif hastalık bölgesinden doku biyopsisi ile doğrulandı; böbrek ve akciğer biyopsileri en spesifik olanlardır
      • Biyopsi ve klinik, serolojik (örn., belirgin derecede yüksek eritrosit sedimantasyon hızı ve C-reaktif protein düzeyi, otoantikorlar) ve radyografik bulgulara göre ayrılır

    Tedavi

    Hedefler

    • Semptomları hafifletin, burun pasajlarının açıklığını yeniden sağlayın ve sinüs drenajına yardımcı olun
    • Varsa bakteriyel enfeksiyonu ortadan kaldırın

    Kabul kriteri

    Postseptal yörüngesel rinosinüzit belirtileri sergileyen hastaları kabul edin; Preseptal orbital rinosinüzitli bazı hastaların hastaneye yatırılması gerekebilir, ancak birçoğunun tedavisi ayakta tedavi bazında yapılabilir.

    Bakteriyel rinosinüzit komplikasyonu olarak kafa içi tutulumu olan hastaları derhal hastaneye yatırın ve uygun antibiyotik tedavisi ile tedavi edin.

    Frontal rinosinüzit komplikasyonu olarak osteomiyelit gelişen hastaları derhal hastaneye yatırın ve uygun antibiyotik tedavisiyle tedavi edin.

    Yoğun bakım ünitesine kabul kriterleri
    • Komplikasyonları olan bazı hastalarda gerekli olabilir

    Uzman yönlendirmesi için öneriler

    • Kronik veya tekrarlayan rinosinüziti olan hastaları, altta yatan risk faktörlerinin daha ayrıntılı değerlendirilmesi için bir alerji uzmanına veya immünoloji uzmanına ve şüpheli yapısal anormalliklerin değerlendirilmesi için bir kulak burun boğaz uzmanına yönlendirin.
    • Ciddi derecede hasta olan, bağışıklık sistemi zayıf olan veya uzun süreli antimikrobiyal tedaviye rağmen durumu kötüleşmeye devam eden hastaları bir uzmana (örneğin kulak burun boğaz uzmanı, enfeksiyon hastalıkları uzmanı) yönlendirin.
    • Preseptal veya postseptal orbital rinosinüzit belirtileri gösteren hastaları değerlendirme için derhal bir göz doktoruna yönlendirin

    Tedavi seçenekleri

    Akut rinosinüzit

    • Çoğu hastada neden viraldir ve destekleyici tedaviyle semptomlar 1 ila 2 hafta içinde düzelir.
    • Aşağıdaki ajanlar semptomatik rahatlama sağlayabilir:
      • Analjezikler (örneğin asetaminofen, NSAID'ler) ağrıyı ve ateşi hafifletebilir
      • Fizyolojik veya hipertonik salinle nazal salin irrigasyonu
      • Viral rinosinüzitin semptomatik tedavisi için topikal intranazal kortikosteroidler önerilmektedir; sistemik kortikosteroidler endike değildir
        • Kanıtlar şu anda pediatrik hastalarda kullanımı desteklemiyor; çocuklarda kullanılması önerilmez
      • Dekonjestanların (oral veya intranazal) semptomlar üzerinde yalnızca küçük bir olumlu etkisi olabilir.
        • Topikal dekonjestanlar sinüs ve nazal mukoza tıkanıklığını azaltarak palyatif rahatlama sağlayabilir. Rebound tıkanıklığı ve ilaçlı rinit oluşumunu önlemek için kullanım süresi 3 ila 5 günü geçmemelidir.
        • Oral dekonjestanlar semptomatik rahatlama sağlayabilir. Tıbbi kontrendikasyon yoksa bunlar düşünülebilir
      • Antihistaminikler ve antihistaminik-dekonjestan kombinasyonlarının kısa vadeli yararlı etkileri sınırlıdır; uzun süreli kullanım tavsiye edilmez
      • Guaifenesin balgam ve bronş salgılarını gevşetmek için sıklıkla kullanılan bir balgam söktürücüdür. Klinik etkililiğine dair kanıt yoktur ve kullanıma ilişkin kararlar hasta ve sağlayıcının tercihine dayanmaktadır.
      • İpratropium bromür burun akıntısını hafifletmede etkilidir
      • Buhar veya nemlendirilmiş hava, probiyotikler, C vitamini ve bazı bitkisel ürünlerin (örneğin Ekinezya ) rinosinüzit tedavisinde veya önlenmesinde ya hiçbir etkisi yoktur ya da küçük bir yararlı etkisi vardır.
      • Antibiyotik tedavisi
      •      Erken akut viral rinosinüzitte endike değildir
        • Takibe gelme olasılığı düşük olan ve başlangıçta gözlem ile tedavi edilen, kötüleşen veya 7 gün içinde iyileşme göstermeyen hastalarda tanı anında antibiyotik tedavisine başlayın.
        • Birinci basamak ampirik tedavi genellikle etkili, ucuz ve iyi tolere edilen amoksisilindir (amoksisilin-klavulanik asit tercih edilebilir).
          • Aşağıdaki durumlarda başlangıç ​​ampirik tedavisi olarak yüksek doz amoksisilin-klavulanat tedavisi önerilir:
            • Şiddetli enfeksiyon (örn. 39 °C veya daha yüksek ateşle birlikte sistemik toksisite)
            • Pnömokok direncine ilişkin risk faktörleri (örn. kreşe gitme, 2 yaşından küçük veya 65 yaşından büyük olma, yakın zamanda hastaneye yatış, son bir ay içinde antibiyotik kullanımı, bağışıklık sistemi baskılanmış durum, çoklu komorbiditeler)
            • Penisiline duyarlı olmayan Streptococcus pneumoniae'nin yüksek endemik oranı (%10 veya daha yüksek)
        • Penisilin alerjisi olan hastalar
          • Penisiline alerjisi olan yetişkinler için ampirik tedavi alternatifleri arasında doksisiklin yer alır (tercih edilir) veya bir solunum florokinolonudur. Penisiline tip I olmayan aşırı duyarlılık öyküsü olan yetişkinler için klindamisin artı üçüncü kuşak oral sefalosporin (örn. sefiksim, sefpodoksim) ile kombinasyon tedavisi önerilir.
          • Penisiline alerjisi olan çocuklarda, üçüncü kuşak oral sefalosporin (örn. sefiksim, sefpodoksim) artı klindamisinden oluşan kombinasyon tedavisi, tip I olmayan penisilin alerjisi olanlarda alternatif olarak kullanılabilir.
          • Akut bakteriyel rinosinüzit için başka tedavi seçeneği olmayan hastalarda (örn. şiddetli alerjik reaksiyon standart tedavinin kullanılmasını engelleyen) hastalarda kullanılmak üzere florokinolonları rezerve edin.
        • Yüksek direnç oranları nedeniyle makrolidlerin (örn. klaritromisin, azitromisin) ve trimetoprim-sülfametoksazolün ampirik tedavi için önerilmediğini unutmayın.
          • Streptococcus pneumoniae'deki değişken direnç oranları nedeniyle ikinci ve üçüncü kuşak oral sefalosporinler ampirik monoterapi için artık önerilmemektedir.
          • Oral bir sefalosporin kullanılacaksa (örneğin, penisiline duyarlı olmayan Streptococcus pneumoniae'nin endemik oranlarının yüksek olduğu coğrafi bölgelerden gelen veya tip I olmayan penisilin alerjisi olan hastalar için), üçüncü kuşak bir sefalosporin (örneğin, sefiksim, sefpodoksim) kombinasyon halinde klindamisin ile birlikte kullanılması tavsiye edilir
        • Terapi süresi literatürde tutarsızdır; Klinik gözlemlere dayalı öneriler büyük ölçüde farklılık gösterir
          • Yetişkinlerde tedavi 5 ila 10 gün arasında değişebilir.
            • Daha kısa süreli tedavilerle karşılaştırıldığında 10 günlük tedavide tutarlı bir fayda gösterilmemiştir
            • Daha şiddetli hastalık için veya semptomların daha kısa sürmesine rağmen devam etmesi durumunda daha uzun süreyi düşünün
          • Çocuklarda tedavi süresi 10 ila 28 gün (genellikle 10-14 gün) arasında değişir. )
            • Tedavinin en az 10 gün veya semptomların çözülmesinden sonra 7 gün süreyle önerildiği kişiselleştirilmiş bir yaklaşımı düşünün.
        • Tedavi başarısızlığı
          • Amerika Enfeksiyon Hastalıkları Derneği, semptomların 72 saat sonra kötüleşmesi veya 3 ila 5 günlük ampirik antimikrobiyal tedaviye rağmen durumun düzelmemesi durumunda yetişkinler veya çocuklar için alternatif bir tedavi stratejisi seçilmesini önermektedir.
          • Amerikan Kulak Burun Boğaz-Baş ve Boyun Cerrahisi Akademisi, durumun kötüleşmesi veya tanıdan sonraki 7 gün içinde ilk tedaviyle düzelmemesi veya ilk tedavi sırasında kötüleşmesi durumunda tanıyı doğrulamak, diğer nedenleri dışlamak ve komplikasyonları tespit etmek için hastanın yeniden değerlendirilmesini önermektedir.
            • Eğer rinosinüzit en iyi tanı olmaya devam ediyorsa antimikrobiyal ajanı değiştirin
            • Başlangıç ​​tedavisinin ilk 48 ila 72 saati boyunca belirti ve semptomlarda dalgalanmalar nadir değildir ve mutlaka tedavinin başarısız olduğunu göstermez.
          • Amerikan Pediatri Akademisi, akut bakteriyel rinosinüzit tanısı doğrulandıktan sonra ilk tedaviden sonraki 72 saat içinde kötüleşme olması veya düzelme olmaması durumunda antibiyotik tedavisinin değiştirilmesini önermektedir.
    • Komplike bakteriyel rinosinüziti olan hastaların hastaneye yatırılması ve IV antibiyotiklerle tedavi edilmesi gerekir; spesifik komplikasyonları tedavi edin; acil cerrahi tedavi gerekli olabilir
      • Hastaneye yatmayı gerektiren ciddi vakalarda antibiyotik kapsamı aşağıdakileri içerebilir:
        • Yetişkinler: ampisilin-sulbaktam, seftriakson, sefotaksim, levofloksasin, moksifloksasin
        • Çocuklar: ampisilin-sulbaktam, seftriakson, sefotaksim, levofloksasin
        • Not: Florokinolonlar başka tedavi seçeneği olmayan hastalar için ayrılmıştır.
    • Akut rinosinüzit vakalarında, tekrarlayan ataklara zemin hazırlayan komplikasyonlar veya yapısal anormallikler olmadığı sürece cerrahi müdahale nadiren gerekir.

    Kronik rinosinüzit

    • Tedavi eğitim, tuzlu su spreyleri veya durulamalar ve burun içi kortikosteroidlerle başlar; Ayrıca sigarayı bırakma teşvik edilmeli
      • Uzun süreli antibiyotiklerden kaçının
      • Diğer kötüleştirici faktörlerden kaçının
    • 6 ila 12 haftalık tedaviden sonra hastada düzelme olmazsa, eşlik eden hastalıkları değerlendirin ve nazal endoskopiyi düşünün.
      • Lokalize veya tek taraflı rinosinüzit varsa tümör varlığını değerlendirmek için BT taraması yapın
      • Hastanın konservatif tedaviye yanıt vermeyen yaygın veya iki taraflı hastalığı varsa:
        • Diğer organ tutulumunu, vaskülit varlığını veya diğer immünolojik bozuklukları değerlendirin
        • CT taramasını ve cilt prick testini düşünün
          • Hastada burun tıkanıklığı, tıkanıklık, atopi ve astım gibi birincil belirtiler varsa; nazal endoskopi polipleri gösterir; ve hastada eozinofili varsa, uygun tıbbi tedaviye ek olarak oral kortikosteroid eklemeyi düşünün
            • Endoskopik ameliyatı düşünebilir
            • Hastada 6 ila 12 hafta daha geçtikten sonra iyileşme olmazsa, biyolojik ajanları (örn. dupilumab), desensitizasyon sonrası aspirin tedavisini veya revizyon ameliyatını düşünün.
            • Nazal polipozisli kronik rinosinüziti olan hastalarda interlökin-5 antagonistleri (mepolizumab) ve anti-IgE ajanları (omalizumab) gibi diğer biyolojik ajanlar kullanılabilir.
          • Hastada akıntı ve ağrı semptomları varsa ve endoskopide pürülan akıntı görülüyorsa, diğer tıbbi tedaviye ek olarak daha uzun süreli antibiyotik kullanımı düşünülmelidir.
            • Endoskopik ameliyatı düşünebilir
            • Hasta 6 ila 12 hafta daha sonra iyileşmezse, ksilitol durulamalarını, başka bir uzun süreli antibiyotiği veya revizyon ameliyatını düşünün.
    • Antilökotrien ajanların alerjik rinit veya nazal polipozisli hastalarda rolü olabilir
    • Nazal polip veya diğer yapısal anormallikleri olan hastalarda cerrahi müdahale gerekebilir.
      • Fonksiyonel endoskopik sinüs cerrahisi sinüs havalandırmasını ve drenajını yeniden sağlar; ancak nüksetmeyi önlemek için genellikle tıbbi tedavi hala gereklidir

    İlaç tedavisi

    • Amoksisilin-klavulanik asit
      • İlk basamak tedavisi
      • Standart doz
        • Amoksisilin Trihidrat, Klavulanat Potasyum Oral süspansiyon; 1 ila 2 aylık bebekler: 10 ila 14 gün boyunca her 12 saatte bir bölünmüş 30 mg/kg/gün amoksisilin bileşeni PO (125 mg/5 mL süspansiyon kullanılarak).
        • Amoksisilin Trihidrat, Klavulanat Potasyum Oral süspansiyon; 3 ay ila 17 yaş arası, vücut ağırlığı 40 kg'dan az olan bebekler, çocuklar ve ergenler: 40 mg/kg/gün amoksisilin bileşeni PO, her 8 saatte bir bölünmüş (125 mg/5 mL veya 250 mg/5 mL süspansiyon kullanılarak; 125 mg veya 250 mg) çiğnenebilir tabletler; veya 500 mg normal tabletler) veya 45 mg/kg/gün amoksisilin bileşeni PO, 10 ila 14 saat boyunca her 12 saatte bir bölünür (200 mg/5 mL veya 400 mg/5 mL süspansiyon; 200 mg veya 400 mg çiğneme tabletleri kullanılarak) günler. Her 12 saatte bir rejim tercih edilir çünkü her 8 saatte bir rejime göre daha az ishalle ilişkilendirilir.
        • Amoksisilin Trihidrat, Klavulanat Potasyum Oral süspansiyon; 40 kg veya daha fazla ağırlığa sahip Çocuklar ve Ergenler: Her 8 saatte bir 500 mg amoksisilin ve 125 mg klavulanik asit PO (500 mg normal tablet; 125 mg veya 250 mg çiğneme tableti veya 125 mg/5 mL veya 250 mg/5 mL süspansiyon kullanılarak) veya 10 ila 14 gün boyunca her 12 saatte bir 125 mg klavulanik asit PO ile 875 mg amoksisilin (875 mg tablet veya 200 mg/5 mL veya 400 mg/5 mL süspansiyon kullanılarak). Daha az ishalle ilişkili olduğu için her 12 saatte bir rejim tercih edilir.
        • Amoksisilin Trihidrat, Klavulanat Potasyum Oral tablet; Yetişkinler: Her 8 saatte bir 500 mg amoksisilin ve 125 mg klavulanik asit PO (500 mg normal tablet; 125 mg veya 250 mg çiğneme tabletleri veya 125 mg/5 mL veya 250 mg/5 mL süspansiyon kullanılarak) veya 875 mg amoksisilin ve 125 mg 5 ila 10 gün boyunca her 12 saatte bir (875 mg tablet veya 200 mg/5 mL veya 400 mg/5 mL süspansiyon kullanılarak) klavulanik asit PO.
      • Yüksek doz (tedavi başarısızlığı veya direnç alanları veya ciddi enfeksiyon için)
        • Amoksisilin Trihidrat, Klavulanat Potasyum Oral süspansiyon; Bebekler, Çocuklar ve Ergenler: 90 mg/kg/gün amoksisilin bileşeni (Maks: 4.000 mg amoksisilin/gün) PO, 10 ila 14 gün boyunca her 12 saatte bir bölünür.
        • Amoksisilin Trihidrat, Klavulanat Potasyum Oral tablet, uzatılmış salım; Yetişkinler: 5 ila 10 gün boyunca her 12 saatte bir 125 mg klavulanik asit PO ile 2.000 mg amoksisilin.
    • Amoksisilin
      • Standart doz
        • Amoksisilin Trihidrat Oral süspansiyon; 2 ila 17 yaş arası Çocuklar ve Ergenler: 45 mg/kg/gün (Maks: 1.750 mg/gün) PO, 10 ila 14 gün boyunca her 12 saatte bir bölünür.
        • Amoksisilin Trihidrat Oral kapsül; Yetişkinler: 5 ila 10 gün boyunca her 8 saatte bir 500 mg PO veya 12 saatte bir 875 mg PO.
      • Yüksek doz
        • Amoksisilin Trihidrat Oral süspansiyon; 2 ila 17 yaş arası Çocuklar ve Ergenler: 80 ila 90 mg/kg/gün (Maks: 4 g/gün) PO, 10 ila 14 gün boyunca her 12 saatte bir bölünür.
        • Amoksisilin Trihidrat Oral kapsül; Yetişkinler: 5 ila 10 gün boyunca her 12 saatte bir 2.000 mg PO.
    • Doksisiklin
      • Penisilin alerjisi olan hastalar için alternatif; ikinci basamak alternatif temsilci
      • Doxycycline Hyclate Oral kapsül; Yetişkinler: 5 ila 10 gün boyunca günde iki kez 100 mg PO veya günde bir kez 200 mg PO.
    • Kinolonlar
      • Başka tedavi seçeneği olmayan penisilin alerjisi olan hastalar için alternatif
      • Not: Sistemik florokinolonlar, merkezi sinir sistemi, sinirler, tendonlar, kaslar ve eklemleri kapsayan, sakatlayıcı ve potansiyel olarak geri döndürülemez ciddi olumsuz etkilerle ilişkilendirilmiştir. Akut bakteriyel rinosinüzit için başka tedavi seçeneği olmayan hastalarda kullanım için rezerv. Bazı ciddi bakteriyel enfeksiyonlarda faydalar risklerden daha ağır basabilir ve bunların tedavi edici bir seçenek olarak kalması uygundur.
      • Levofloksasin
        • Levofloksasin Oral solüsyon; Bebekler†, Çocuklar† ve Ergenler†: 10 ila 14 gün boyunca her 12 ila 24 saatte bir bölünmüş 10 ila 20 mg/kg/gün PO (Maks: 500 mg/gün). Ciddi ve potansiyel olarak kalıcı advers reaksiyon riski nedeniyle yalnızca alternatif tedavi seçeneklerinin kullanılamadığı durumlarda kullanın.
        • Levofloksasin Oral tablet; Yetişkinler: 5 ila 10 gün boyunca günde bir kez 500 mg PO. Ciddi ve potansiyel olarak kalıcı yan etki riski nedeniyle yalnızca alternatif tedavi seçeneklerinin kullanılamadığı durumlarda kullanın.
    • Sefiksim
      • Tip 1 penisilin alerjisi olmayan veya penisiline duyarlı olmayan Streptococcus pneumoniae'nin endemik oranlarının yüksek olduğu coğrafi bölgelerden gelen çocuklarda ikinci basamak tedavi olarak klindamisin ile kombinasyon tedavisinde kullanılır .
      • Sefiksim Oral süspansiyon; 6 ay ila 17 yaş arası Bebekler, Çocuklar ve Ergenler: 12 saatte bir bölünmüş 8 mg/kg/gün PO (Maks: 400 mg/gün) artı 10 ila 14 gün boyunca klindamisin.
      • Cefixime Oral kapsül; Yetişkinler: Günde bir kez 400 mg PO artı 5 ila 10 gün boyunca klindamisin.
    • Sefpodoksim
      • Tip 1 penisilin alerjisi olmayan çocuklarda veya penisiline duyarlı olmayan Streptococcus pneumoniae'nin endemik oranlarının yüksek olduğu coğrafi bölgelerden gelen hastalarda ikinci basamak tedavi olarak klindamisin ile kombinasyon halinde kullanılır .
      • Sefpodoksim Proksetil Oral süspansiyon; Bebekler ve 2 ay ila 11 yaş arası çocuklar: 12 saatte bir 5 mg/kg/doz (Maks: 200 mg/doz) PO artı 10 ila 14 gün boyunca klindamisin.
      • Sefpodoksim Proksetil Oral süspansiyon; 12 ila 17 yaş arası Çocuklar ve Ergenler: Her 12 saatte bir 200 mg PO artı 10 ila 14 gün boyunca klindamisin.
      • Sefpodoksim Proksetil Oral tablet; Yetişkinler: Her 12 saatte bir 200 mg PO artı 5 ila 10 gün boyunca klindamisin.
    • Klindamisin
      • Hem stafilokokların hem de anaerobların neden olduğu rinosinüzitin tedavisinde kullanılır
      • Kronik rinosinüzitte anaerobik kapsama için geniş spektrumlu bir antibiyotik ajana eklenebilir
      • Tip 1 penisilin alerjisi olmayan çocuklarda veya penisiline duyarlı olmayan Streptococcus pneumoniae'nin endemik oranlarının yüksek olduğu coğrafi bölgelerden gelen hastalarda ikinci basamak tedavi olarak sefiksim ile kombinasyon tedavisinde kullanılır.
      • Klindamisin Palmitat Hidroklorür Oral çözelti; Bebekler, Çocuklar ve Ergenler: 10 ila 14 gün boyunca her 8 saatte bir bölünmüş 30 ila 40 mg/kg/gün PO (Maks. 1.800 mg/gün) artı sefiksim veya sefpodoksim.
      • Klindamisin Hidroklorür Oral kapsül; Yetişkinler: 5 ila 10 gün boyunca günde 3 kez 300 mg PO artı sefiksim veya sefpodoksim.
    • Hastaneye yatmayı gerektiren ciddi enfeksiyon için
      • Ampisilin-sulbaktam
        • Ampisilin Sodyum, Sulbaktam Sodyum Enjeksiyonluk Çözelti; Bebekler, Çocuklar ve Ergenler: 200 ila 400 mg/kg/gün ampisilin bileşeni (300 ila 600 mg/kg/gün ampisilin; sulbaktam) IV, her 6 saatte bir bölünür (Maks: 8 g/gün ampisilin [12 g/gün ampisilin; sulbaktam]) 10 ila 14 gün süreyle.
        • Ampisilin Sodyum, Sulbaktam Sodyum Enjeksiyonluk Çözelti; Yetişkinler: 5 ila 10 gün boyunca her 6 saatte bir 1,5 g (1 g ampisilin ve 0,5 g sulbaktam) veya 3 g (2 g ampisilin ve 1 g sulbaktam) IV.
      • seftriakson
        • Enjeksiyonluk Seftriakson Sodyum Solüsyonu; Bebekler, Çocuklar ve Ergenler: 50 ila 75 mg/kg/doz (Maks: 1 g/doz) 10 ila 14 gün boyunca her 24 saatte bir IV.
        • Enjeksiyonluk Seftriakson Sodyum Solüsyonu; Yetişkinler: 5 ila 10 gün boyunca her 12 ila 24 saatte bir 1 ila 2 g IV.
      • Sefotaksim
        • Enjeksiyonluk Sefotaksim Sodyum Solüsyonu; Bebekler, Çocuklar ve Ergenler: 100 ila 200 mg/kg/gün IV, 10 ila 14 gün boyunca her 6 saatte bir bölünür (Maks: 8 g/gün).
        • Enjeksiyonluk Sefotaksim Sodyum Solüsyonu; Yetişkinler: 5 ila 10 gün boyunca her 4 ila 6 saatte bir 2 g IV.
      • Florokinolonlar
        • Not: Florokinolonlar başka tedavi seçeneği olmayan hastalar için ayrılmıştır.
        • Levofloksasin
          • Levofloksasin, Enjeksiyonluk Dekstroz Çözeltisi; Bebekler†, Çocuklar† ve Ergenler†: 10 ila 20 mg/kg/gün IV, 10 ila 14 gün boyunca her 12 ila 24 saatte bir bölünür (Maks: 500 mg/gün). Ciddi ve potansiyel olarak kalıcı advers reaksiyon riski nedeniyle yalnızca alternatif tedavi seçeneklerinin kullanılamadığı durumlarda kullanın.
          • Levofloksasin, Enjeksiyonluk Dekstroz Çözeltisi; Yetişkinler: 5 ila 10 gün boyunca günde bir kez 500 mg IV. Ciddi ve potansiyel olarak kalıcı yan etki riski nedeniyle yalnızca alternatif tedavi seçeneklerinin kullanılamadığı durumlarda kullanın.
        • Moksifloksasin
          • Moksifloksasin Hidroklorür, Enjeksiyonluk Sodyum Klorür Çözeltisi; Yetişkinler: 5 ila 10 gün boyunca günde bir kez 400 mg IV. Ciddi ve potansiyel olarak kalıcı yan etki riski nedeniyle yalnızca alternatif tedavi seçeneklerinin kullanılamadığı durumlarda kullanın.
    • Biyolojik ajanlar
      • Kronik rinosinüzitin uygun uzmanla işbirliği içinde tedavisi için
      • Dupilumab (anti-interlökin-4 ajanı)
        • Enjeksiyon için Dupilumab Solüsyonu; Yetişkinler: İki haftada bir deri altından 300 mg.
      • Mepolizumab (anti-interlökin-5 ajanı)
        • Enjeksiyonluk Mepolizumab Solüsyonu; Yetişkinler: Her 4 haftada bir deri altından 100 mg.
      • Omalizumab (anti-IgE ajanı)
        • Anafilaksi de dahil olmak üzere ciddi aşırı duyarlılık reaksiyonlarını yönetmek için donatılmış ve hazırlanmış özel bir bakım ortamında tedaviyi başlatın.
        • Omalizumab (Hamster) Enjeksiyonluk Çözelti; Yetişkinler: Her 2 veya 4 haftada bir deri altından 75 ila 600 mg. Başlangıç ​​serum toplam IgE düzeyine (Uluslararası Birim/mL) ve ağırlığa (kg) göre doz ve sıklığı belirleyin. Vücut ağırlığındaki önemli değişikliklere göre dozu ayarlayın. Enjeksiyon bölgesine 150 mg'dan fazlasını uygulamayın.

    İlaç dışı ve destekleyici bakım

    Mukosiliyer temizlemeye yardımcı olmak için yardımcı tedaviler

    • Nazal salin sulama
    • Nemlendirme tedavisi: solunan buhar (örneğin sıcak bir duştan) semptomatik rahatlama sağlayabilir
    • Sıcak yüz paketleri semptomatik rahatlama sağlayabilir

    Yaşam tarzı değişiklikleri (örneğin sigarayı bırakmak, alerjenlerden kaçınmak) nüksetmeyi önlemeye yardımcı olabilir

    Prosedürler
    Fonksiyonel endoskopik sinüs cerrahisi

    Genel açıklama

    • Sinüs drenajını tıkayan anatomik yapıların endoskopik cerrahi ile çıkarılması
    • Nazal septum deviasyonunun endoskopik cerrahi düzeltilmesi

    Endikasyon

    • Tekrarlayan veya kronik rinosinüzit öyküsü olan hastalarda daha sonraki rinosinüzit ataklarını önlemek için
    • Nazal polipli veya diğer yapısal anormallikleri olan hastalarda tıkanıklığı gidermek ve drenajı teşvik etmek için ameliyat gerekebilir.

    Komplikasyonlar

    • Kanama
    • Sineşi oluşumu
    • Orbita yaralanması
    • Diplopi
    • Orbital hematom
    • Körlük
    • Beyin omurilik sıvısı sızıntısı
    • Doğrudan beyin hasarı
    • Nazolakrimal kanal yaralanması/epifora

    Komorbiditeler

    • Astım
      • Tekrarlayan rinosinüziti ve eşlik eden astımı olan ve tıbbi tedaviyle düzelmeyen hastalar, astım semptomlarını da iyileştirebilen fonksiyonel endoskopik sinüs cerrahisinden fayda görebilir.

    Komplikasyonlar ve Prognoz

    Komplikasyonlar

    Prognoz

    • Akut rinosinüzitte belirti ve semptomlar sıklıkla antibiyotik tedavisine gerek kalmadan düzelir.
      • Hastaların yaklaşık %85'inde antibiyotik tedavisi olmaksızın 7 ila 15 gün içinde semptomlar düzelir veya azalır
    • Uygun antibiyotiklerle tedavi edildiğinde akut bakteriyel rinosinüzit genellikle hızlı iyileşme gösterir.
    • Kronik rinosinüzitte semptomların tamamen ortadan kalkması için 6 haftaya kadar uygun antibiyotik tedavisi gerekebilir.
    • Tedavi edilmeyen veya yetersiz tedavi edilen burun sinüziti komplikasyonlara neden olabilir (örn. Orbital selülit, osteomiyelit, beyin apsesi)
      Farenjit, tonsillit, tonsillofarenjit etyolojik ajan ile ilişkili olmaksızın, farenksi oluşturan yapıların enflamasyonunu belirtmek için birbirlerinin yerine kullanılan terimlerdir .  En sık nedeni %70-90 oranlarında rinovirüs, korona virüs, adenovirüs, enfluenza ve Epstein-Barr başta olmak üzere virüslerdir. Bakteriyel ajanlar olarak Streptococcus pyogenes (AGBHS) (Grup A Beta Hemolitik Streptokok), grup C beta streptokok, neisseria gonorrhoeae, korinebakterium difteria sayılabilir. Adenoid hipertrofisi, enfeksiyon odağı olarak özellikle 10 yaşın altındaki çocuklarda rinit benzeri tablolara yol açabilmektedir. Viral farenks enfeksiyonlarında mukozada ödem ve hiperemi, tonsillerde kriptik değişiklik gibi ortak bulgulara ilaveten ses kısıklığının, rinit ve konjonktivitin varlığı dikkati çeker. Tedavide istirahat, bol hidrasyon, analjezikler ve antipiretikler gibi semptomatik yaklaşımlar yer alır. Herpangina koksakivirüslerin neden olduğu ve anterior tonsil plikalarına, damak ve posterior farenkse yayılan eritematöz tabanlı küçük veziküller ve ülserlerle karakterli bir hastalıktır. Semptomatik tedaviye eklenen antibiyotikler gelişebilecek bir sekonder enfeksiyonu engeller. Çocukluk çağında en sık karşılaşılan klinik tablo streptokokkal tonsillittir. AGBHS’lar (Streptococcus pyogenes) %525 oranda sağlıklı ve herhangi bir şikayeti olmayan kişilerden izole edilebilmektedir. Hava yoluyla damlacık enfeksiyonu şeklinde ve yakın temasla kullanılmış eşyalar aracılığıyla bulaşabilmektedir. En sık 5-15 yaş (5-6 yaşlarda pik yapar) grubunda görülür. 2 yaş altında maternal antikorlar koruyucu etki gösterirler. 2-4 günlük inkübasyonu takiben boğazda ağrı, yutma güçlüğü ve yüksek ateş (39 ºC ve üzeri) ortaya çıkar. Baş ağrısı, halsizlik, kırgınlık, iştahsızlık, üşüme ve titreme eşlik eder. Fizik muayenede servikal lenfadenopatiye ilaveten tonsillerde hiperemi, konjesyon ve eksuda izlenebilir. Öksürük yokluğunda 38°C’den yüksek ateş, siller eksuda veya konjesyon, hassas servikal lenfadenopati üçlüsünün varlığı tanı koydurucudur. Kesin tanı etkenin izolasyonu ile konur. Boğaz kültürü alınırken eküvyon dile değdirilmeden direk tonsil ve farenks dokularından sürüntü ile alınmalıdır. 18-48 saat alan kültür sonuçlarını beklemek romatizmal ateş gelişimini artırmamaktadır. Klasik kültüre göre daha hızlı sonuçlanması açısından sürüntü materyelinden lateks aglütinasyonu veya ELİSA ile antijen tespiti yapılabilir. Streptokokkal farenjitin hızlı tanısında kullanılan testlerin çoğu (Rapid strep test), boğaz sürüntüsüyle elde edilen mikroorganizmalardan A grubu karbonhidrat antijenlerinin nitröz asit yardımıyla saptanmasına dayanır. S.Pyogenes’e bağlı süpüratif ve non süpüratif komplikasyonlar izlenebilir. Sinüzit, otit, peritonsiller apse, artrit, bakteriyemi süpüratif komplikasyonlar arasındadır. Non süpüratif komplikasyonlar içinde akut romatizmal ateş ve akut glomerülonefrit sayılabilir. Tedavide on günlük sefprozil, oral penisilin V (20-40 mgr/kg/gün), amoksisilin (20-40 mgr/kg/gün), eritromisin (20-40 mgr/kg/gün), klaritromisin (5-10 mgr/kg/gün) tedavisi önerilir. Azitromisin, sefiksim, sefpodoksim, lorakarbef kullanılabilir. Amoksisilin/klavulanik asit iyi bir seçenektir.

    Enfeksiyöz mononükleoz

    yüksek ateş, kırgınlık, hipertrofik konjesyone kirli gri tonsillere ek olarak larenjit ve hepatosplenomegali ile ortaya çıkan bir EBV veya CMV etken olduğu klinik tablodur. Farenkste gri-beyaz membran ve sert/yumuşak damak bileşkesinde peteşilerle servikal lenfadenopati tipiktir. Splenomegali ve hepatit gelişebilir. Kan tablosunda lökositozla birlikte giden lenfositoz (%50) ve atipik lenfositlerin (%10) varlığı aranır. Heterofil antikorun pozitifliği ve monospot testlerle serolojik tanı konabilir. EBV’ne özgül antikorlar için ilk 4-8 haftada pozitif kalan viral kapsid antijenlerine karşı oluşan anti-VCA (IgM) araştırılabilir. Paul-Bunnell-Davidsohn ve Ox-cell hemoliz testleriyle heterofil antikor titreleri saptanır. İlk iki haftada hastaların %60’ında, bir ay sonra %90’ında pozitif test bulunur. Bazı hastalarda görülen makülopapüler döküntülerin tedavide kullanılan ampisilin sonrasında arttığı veya bu olgularda ilk olarak ortaya çıkması tipiktir. Spontan iyileşme izlenen hastaların tedavisinde istirahat, asetaminofen gibi analjezikler tercih edilir. Nükseden adenoid ve tonsil enfeksiyonları ile hipertrofileri üst solunum yolunda obstrüksiyonlara yol açarak kor pulmonale, pulmoner vasküler hipertansiyon, uyku apne sendromuna ve kranyofasyal gelişim bozukluklarına neden olabilirler. Adenoid hipertrofisi tanısı için radyasyona maruziyete yol açan direk grafiler ve bilgisayarlı tomografiler yerine diagnostik nazal endoskopi tercih edilmelidir. Bu yönüyle ve adenotonsiller hastalıkların tanı, takip ve cerrahi endikasyonları açısından kulak burun boğaz klinikleriyle konsültasyon ayrı bir önem arzetmektedir.


    Akut Supraglottitis (Epiglottitis)

    Haemophilus Influenzaetip B’nin etyolojide rol aldığı ve supraglottik bölgede ödeme yol açan bir sellülit tablosudur. Klinik tablo 2-6 saat içinde gelişecek şekilde anidir. Yüksek ateş ve belirgin inspiratuar stridor görülür. Fizik muayenede epiglot kıpkırmızıdır. Epiglot ve band ventrikülde ödem, aşırı yapışkan sekresyon ve odinofaji izlenir. Lateral yumuşak doku grafisi tanı koydurucudur. Tedavide ikinci veya üçüncü kuşak sefalosporin (seftriakson, sefuroksim gibi) beta laktamaz inhibisyon etkisi olan ilaçlar kullanılır. Kortikosteroid tedavisi eklenebilir. Solunum problemi varsa 24-48 saat için hasta entübe edilebilir.

    Akut Laringotrakeobronşit (Krup)

    Subglottik bölgelerin enflamasyonu sonucu stridor ile ortaya çıkan sıklıkla 3 ay-3 yaş arası çocuklarda görülen ve paraenfluenza virus tip 1 ve 3’ün neden olduğu tablodur. Ateş, stridor ve öksürükle karakterlidir. Subglottik bölgedeki ödem çocuktaki en dar solunum noktası olması nedeniyle tehlike arzeder. Ayırıcı tanıda epiglottitle karışabilir. Kruplu hastaların yaşı daha küçüktür (2 yaşında pik yapar), daha düşük ateşle seyreder ve 12-72 saatte ortaya çıkar. Tedavide nemlendirme, rasemik epinefrin (nebulizörle), kortikosteroid kullanılır. Endotrakeal entübasyon planlanabilir. Otitis Media Orta kulak boşluğunun kulak zarı, östaki tüpü ve mastoid hava boşluğunu örten mukozanın enflamasyonu olup genel olarak üç hafta sürenlerine akut, üç hafta-3 ay arası sürenlere subakut, üç aydan fazla devam edenlerine kronik otitis media denmektedir. Akut otitis media, kronik otitis media ve seröz otitis media (efüzyonlu otitis media) sık görülen tipleridir. Kreş ve okullar gibi kapalı ve kalabalık ortamlar, düşük sosyoekonomik durum, sigaraya maruziyet, anne sütü alamama ve reflü çocuk yaş grubunda sık görülen orta kulak enfeksiyonlarının etyopatogenezinde rol oynayan faktörlerdir. Hazır gıda ve çukulata ile beslenme gibi alt sfinkter basıncını azaltan faktörler ve asitli içecekler özellikle çocuk yaş grubunda larengofarengeal refüye neden olmaktadır. Bu tür olgularda nazofarenkste patolojik olarak büyüyen adenoid dokusu bakteri rezervuarı olarak patogenezde yer almaktadır. Waldeyer halkası bölgelerinde H.Pyloriizolasyonlarını rapor eden çalışmalar vardır. Östaki disfonksiyonu orta kulak enfeksiyonlarının gelişimindeki temel faktördür. Akut Otitis Media Çoğunlukla viral üst solunum yolu enfeksiyonunu takibeden ortaya çıkar ve bakteriyel özellik kazanır. Yedi yaşından küçük çocukların %90’ından fazlası en az bir kez otitis media atağı geçirmiştir. Streptococcus Pneumoniae, Haemophilus Influenzaeve Moraxella Catarrhalisen sık izole edilen etyolojik ajanlardır. Viral ÜSYE geçirmekte olan bir hastada tek taraflı kulak ağrısı akut otitis media gelişimini gösterir. İşitme azalırken özellikle küçük yaş grubunda bulantı, kusma, diyare ve vertigo eşlik edebilir. Enfeksiyonun süpürasyon evresinde kulak zarının rüptürü ortaya çıkabilir ve kulak akıntısı görülebilir. Otoskopide kulak zarı hiperemiden ötürü kırmızı, eksuda ve süpürasyondan dolayı bombeleşmiş izlenirken ışık reflesinin azaldığı dikkati çeker. Nadiren mastoid hücreler içine biriken püyün kulak arkasında subperiosteal mastoid apselere yol açtığı izlenir. Dış kulak yolunun aspiratörler ve buşon küretleriyle temizliği otoskopinin sağlıklı olarak yapılmasını sağlar. Aksi halde günlük uygulamalarda dış kulak yolunda yer alan serumen buşonunun hiperemik bir kulak zarı ile karıştırılması söz konusu olabilmektedir. Kulak burun boğaz kliniklerinde uygulanan endoskopik ve mikroskopik kulak muayeneleri ile de tanı kolaylaşmaktadır. Tedavide amoksisilin (tek başına veya klavulonatla birlikte), ampisilin, sefprozil, trimetoprim sulfametoksasol, klaritromisin, sefuroksim aksetil ve seftriakson gibi antibiyotikler, oral ve nazal dekonjestanlar ve antienflamatuar nitelikli analjezikler kullanılır. Şiddetli kulak ağrısı ve komplike olgularda miringotomi (parasentez) ve mastoid cerrahisi uygulanabilir.

    Efüzyonlu Otitis Media (Seröz Otitis Media)

    Akut enfeksiyon semptom ve bulguları olmadan orta kulak ve mastoid boşluklarda seröz ya da mukoid nitelikte sıvı birikimi ile karakterli enflamatuar bir patolojidir. Çocuk yaş grubunda en yüksek oranlarda rastlanmaktadır. Adenoid hipertrofisi, yetersiz anne sütü alma, kraniofasiyal anomaliler, pasif sigara içiciliği (ebeveynlerin sigara alışkanlığı) bu yaş grubundaki enfeksiyonun patogenezinde yer alırlar. Bunların bilateral seyirli olmasına karşılık erişkin grubunda ortaya çıkan nazofarenks kanseri veya sinüzit nedeniyle gelişen olgularda tek taraflı olarak gözlenir. Orta kulağın yetersiz havalanması veya orta kulaktaki mukosilyer klirensin bozulması altta yatan problemdir. Geçirilmiş akut otitis media, bakteriyel, viral ve alerjik enflamasyonlar, larengofarengeal reflü, nazofarenks tümörleri ve radyoterapi etyopatogenezde rol alır. Efüzyonlu otitis media histopatolojik ve klinik olarak bazı farklı özellikler arzeder. Histopatolojisinde orta kulak mukozasında ödem, sıvı birikimi, mukozal metaplazi, goblet hücrelerinin sayısında artış izlenir. Metaplaziye uğramış hücrelerin salgısı ile kronik mukoid efüzyonlar ortaya çıkar. Sessiz bir kliniğe sahip olması nedeniyle kulakta kalıcı hasarlara yol açabilmektedir. Kulakta ağrı, ateş, akıntı gibi semptomlar yoktur. İşitme kaybı öne çıkan şikayettir; ancak çocuklar bunu ifade edemediği için bazı bulgular bu yaş grubundaki işitme kaybının varlığını çağrıştırmalıdır: TV, radyo, MP3 çalar gibi ses üreten cihazları volümü yüksek dinlemesi, yakından izlemesi, arkadan çağrılara cevapta gecikmesi başlıca bulgulardır. Okulda ders sırasında uyumsuzluk ve başarısızlık eklenebilir. Tanı otoskopi ve işitme testleriyle konur. Tedavide hastanın KBB kliniğince takibi son derece önemlidir. Antibiyotik, dekonjestan, antihistaminik, mukolitikler gibi ajanlarla tıbbi tedaviler ya da endike olduğunda orta kulağa ventilasyon tüpü yerleştirmek veya timpanomastoidektomi uygulamaları yapılabilir. Ventilasyon tüplerinden beklenti orta kulakta havalanmayı sağlamak, gaz konsantrasyonunu ve orta kulakbasıncını normale çevirmektir. Konulduktan sonra ortalama 6 ay-1 yıl içinde kendiliğinden atılırlar. Efüzyonlu otitli olguların erken tanınması büyük öneme haizdir. Kronik adezif veya kolesteatomlu otit ve kalıcı işitme hasarları gibi komplikasyonların önlenmesi açısından bu hastaların hızla KBB kliniğinin takibine girmesi gerekmektedir. Kronik Otitis Media Kulak akıntısı, işitme kaybı, kulak zarı perforasyonu ya da adezyonu, orta kulak ve kemikçiklerde harabiyetle karakterli bir otitis media tablosudur. Pseudomonas Aeruginosa, Staphylococcus Aureus,Proteus türleri, anaeroplar etyolojide saptanan mikroorganizmalardır. Hastanın yaşam kalitesini azaltan, uygun tedavi uygulanmazsa menenjit, fasyal paralizi, labirentit ve otojen apseler gibi komplikasyonlara yol açan kronik bir enfeksiyondur. Yassı epitelin orta kulakta ve mastoid boşlukta bulunması anlamındaki kolesteatomlu kronik otitis media’da komplikasyonlar daha fazla görülmeye eğilimlidir. Tanıda otoskopi ve yüksek rezolüsyonlu temporal kemik bilgisayarlı tomografisi kullanılır. Bu tür olguların fizik muayenesinde dış kulak yolunda serumen buşonu saptanabileceği ve gerçek tanının gizlenebileceği unutulmamalıdır. Buşonu yumuşatmak için verilecek gliserin benzeri damlaların kullanılması ve dış kulak yolunun basınçlı suyla lavajı bu hastaların işitmesine geriye dönüşü olmayan zararlar verir. Tanı ve tedavide dış kulak yolunun temizliği büyük öneme sahiptir. Dış kulak yolundaki akıntıdan alınan kültüre göre uygun sistemik antibiyoterapi ve topik olarak kulağa uygulanacak ancak ototoksik olmayan majistral veya hazır damlalar tıbbi tedavide yer alır. Cerrahi tedavide mastoidektomi ve timpanoplasti teknikleri gerçekleştirilir. Kronik otitte tedavinin amacı mastoid ve timpanumdaki enfeksiyonun eradikasyonu, kulak zarının onarımı ile kapalı, kuru ve sağlıklı bir orta kulak kavitesin temini ile işitmenin iyileştirilmesidir.