YAŞLILARDA AKIL SAĞLIĞI BOZUKLUKLARI
YAŞLILARDA PSİKİYATRİK MUAYENE:
Ruhsal durum muayenesine, hastanın öyküsü alınarak ve yakınmaların gözden geçirilmesiyle başlanır. Hastaya bellek ve diğer kognitif işlevlerle ilgili yakınmalarını anlamak üzere sorular sorulur. Dikkatini toplama, yakında olmuş olayları hatırlama, eşyaların yerini hatırlama, kelime bulmada zorluk, başkalarının söylediğini anlama, bildiği yerlerde kaybolup kaybolmadığı gibi konular sorur. Yaşanan güçlüklere ait özellikler, başlama zamanı, gidişi ayrıntılı olarak sorulur. Yaşlılarda ruhsal durum muayenesinin hedefleri şunlardır;
- Normal yaşlanmaya bağlı zihinsel değişiklikleri demansa bağlı oluşan kayıplardan ayırmak
- Demansa bağlı zihinsel değişiklikleri depresyonla ilişkili olanlardan ayırmak
- Yaşlılık döneminde görülebilen depresyon, mani, şizofreni benzeri psikotik durumlar ve anksiyete bozukluklarının tanısını koyabilmek
- Demansın erken tanınmasını ve tedavisini sağlamak (çünkü çoğunlukla orta şiddetteki kognitif yıkım belirtileri bile aile fertleri tarafından fark edilmemektedir)
- Nörolojik olarak belirgin olmayan beyin fonksiyon bozukluğunu saptamak ve tanımlamak
- Demans ve diğer kognitif bozukluklar için tedaviye cevabı izlemek
YAŞLILARDA PSİKİYATRİK HASTALIKLAR Alzheimer hastalığı Depresyon Mani Psikoz Kaygı Bozuklukları
- DELİRYUM:
2. DEPRESYON Depresyon, uzun süreli moral bozuklukları, değersizlik, suçluluk duyguları, ümitsizlik, ölüm ve intihar düşüncelerine sebep olan bir rahatsızlıktır. Yaşlılık döneminde görülen, yorgunluk, halsizlik, konsantrasyon bozukluğu, unutkanlık, uyku bozukluğu, yeme bozukluğu gibi sorunlar yaşlılığın doğal bir sonucu olarak görülmemelidir. Yaşlılarda depresyon belirtisi olabilirler. YAŞLILARDA DEPRESYON BELİRTİLERİ:
- Uzun süreli ve sürekli moral bozukluğu (en az 2 hafta),
- Önceden zevkle yapılan aktivitelerden zevk alamama,
- Bir şey yapmak istememe, hevesini kaybetme,
- Umutsuzluk, karamsarlık,
- Uyku bozuklukları (az uyuma ya da aşırı uyuma)
- Yeme bozuklukları (iştah ve kilo durumunda belirgin değişiklik),
- Bedensel yakınmalarla aşırı meşgul olma,
- Doktorların gerekçe bulamadığı bedensel ağrıların olması (uyuşma, hazımsızlık vb.),
- Günlük temizlik ve bakımını ihmal etme,
- Suçluluk duygusu,
- Geçmiş başarısızlıklarını, hatalarını düşünüp durma,
- Olağan sayılamayacak kadar duygulu oma ve sık sık ağlama,
- Ekonomik sıkıntılara çok kafa yorma, zihnin yersiz endişelerle dolu olması,
- Zihinsel becerilerde azalma, yavaş düşünme,
- Kararsızlık,
- Yoğunlaşamama, dikkat eksikliği,
- Huzursuzluk hali, yerinde duramama.
- Aile yapısının değişmesi,
- Ailede sosyal desteğin azlığı,
- Sosyal izolasyon,
- Sosyoekonomik düzeyin düşük olması,
- Yetersiz beslenme,
- Düşük benlik algısı,
- Sevilen bir kişinin kaybı,
- Huzur evinde kalma,
- Bunama,
- Guatr,
- Şeker hastalığı,
- Yüksek tansiyon,
- Kalp ve solunum rahatsızlıkları,
- Çok sayıda ilaç kullanmak.
- Bunama, şeker hastalığı, yüksek tansiyon ve kalp rahatsızlıklarının şiddetlenmesine,
- Aile ilişkilerinde bozulmaya,
- Yeti yitirmeye, bağımsızlığın azalmasına,
- Bakıcıya, aileye yük olmaya,
- Hastanın ve ailesindeki diğer üyelerin yaşam kalitesinin düşmesine,
- Hastanelere başvurmada artışa,
- Erken ölümlere,
- İntihar eğiliminde artışa sebep olabilir.
EGZERSİZ: Her ne kadar depresif yaşlı kişilerde depresif semptomları iyileştirmede fiziksel egzersizi değerlendirmeye yönelik çok sayıda çalışma yapılmış olsa da, bulgular tutarsızdır ve kanıtlar yüksek kalitede değildir. Mevcut kanıtların sistematik bir incelemesi egzersiz ve antidepresan tedavisinin tedaviye dirençli ileri yaş depresyonunda yararlı olduğunu gösteren umut verici bazı araştırmalar olduğu sonucuna varıyorlar.
Depresyon tedavi edilebilir bir durumdur; İlaç ve psikososyal müdahaleler optimize edilirse bunun üstesinden gelinebilir. Hastanın genel sağlığı, işlevi ve yaşam kalitesi uygun tedaviye bağlıdır. Yaşlılarda Depresif Belirtilerin Sosyodemografik Özellikler ile İlişkisi adlı makale çalışmasında yaşlılıkta depresyon belirtileri puanlanarak, depresyon riskleri belirlenip erken dönemde sağlık hizmeti almaları, daha kaliteli bir yaşama ulaşmalarında etkili olduğu ve birinci basamak tedavi hizmetlerinin yürütüldüğü yerlerde, evde bakım hizmeti sunan kişiler tarafından kullanılacak bu yaklaşımla yaşlıların depresyon değerlendirmesi sağlanabileceği gösterilmiştir. 3) KAYGI BOZUKLUKLARI: Yaşlıkta kaygı genellikle depresyon ile birlikte görülmekte ve çevresel faktörlerden doğan bir olgu olarak kabul edilmektedir. Yaşlılıkta değişen nesilleri görmek, aileden uzaklaşmak, sosyal ortamdaki değişiklikler, fiziksel ve zihinsel değişiklikler kişinin kaygı düzeyinin yükselmesine sebebiyet verebilir. Bu dönemde asıl kaygıya sebep olan olgu ise kişinin “ölüm” kavramını daha yakından görmeye başlamasından kaynaklanmaktadır. Yapılan bir araştırmada yaşlılık ile birlikte eğitim ve sosyoekonomik düzey ile ölüm düşüncesi arasında anlamlı bir ilişki bulunmuştur. Daha eğitimli ve daha iyi sosyoekonomik düzeye sahip olan kişilerin analitik becerileri daha çok geliştiğinden ölümü daha çok irdelemeye yönelmektedirler. Anksiyete Bozuklukları yaşlılarda gençlere göre daha az görülmekle birlikte gene de yaygınlıkları sıktır ve kadınlarda daha sık görülmektedirler. Yaşlılarda en sık görülen Anksiyete Bozuklukları özgül fobiler ve yaygın anksiyete bozukluklarıdır.Yaşla birlikta görülme yaygınlığı artan fiziksel hastalıklar da anksiyete belirtilerine tanı konulmasında zorluklara yol açabilir. Yaşla birlikte ortaya çıkan bilişsel işlevlerde kötüleşme de anksiyete belirtilerinin görünümünü, hasta tarafından ifade edilmesini ve klinisyenin ayırıcı tanı yapmasını zorlaştırabilir. Yaşlılarda Anksiyete Bozuklukları’nın tedavisiyle ilgili randomize kontrollü çalışma sayısı az da olsa serotonerjik antidepresanların, pregabalinin ve bilişsel davranışcı tedavinin etkinliği gösterilmiştir. Geriatrik hastalar arasında sağlık kaygısı, kadercilik ve ilaç uyumu arasındaki ilişki adlı araştırmada incelenen geriatrik hastaların kaderciliği ve sağlık kaygısı ile ilaç uyumları arasında istatistiksel olarak anlamlı bir negatif ilişki bulunmuştur. (sırasıyla r = -0,160, - 0,187 ve P = 0,024, 0,008). Bu çalışma, geriatrik hastaların ilaç uyumunu ele alırken sağlık kaygısı ve kaderci inançlar gibi psikolojik faktörlerin dikkate alınmasının önemini vurgulamaktadır. Sağlık hizmeti sağlayıcıları, bu faktörleri ele alarak ilaca uyumu iyileştirmek ve sonuçta geriatrik hastaların sağlık sonuçlarını iyileştirmek için daha etkili stratejiler geliştirebilir.3. ALZHEİMER HASTALIĞI PATOFİZYOLOJİ: Tüm demans vakalarının üçte ikisinden fazlasını oluşturur. Patofizyolojisi karmaşıktır. Alzheimer hastalığının ayırt edici patolojik özellikleri amiloid beta (Aβ) plakları ve tau fibriler yumaklardır. Ap peptidleri serebral metabolizmanın doğal bir yan ürünüdür ve değişken uzunluklardadır. Belirli peptid uzunlukları (yani Ap42 ) agregasyona daha yatkındır. Ap peptidlerinin üretimi ve temizlenmesi arasındaki dengesizliğin yanı sıra toplanma eğilimi, zararlı plakların oluşumuna yol açar. Bir dizi genetik faktör Aβ'nın uzunluğunu, üretimini ve temizlenmesini etkiler ve dolayısıyla hastalığın gelişme eğilimini etkileyebilir. Aksonal mikrotübülleri stabilize eden doğal olarak oluşan bir protein olan Tau, aynı zamanda hiperfosforile olur ve patolojik olarak birikerek nörofibriler yumaklar üretir. Plaklar ve düğümler, sinaptik işlev bozukluğu, mitokondriyal hasar, vasküler hasar ve iltihaplanma dahil olmak üzere bir dizi aşağı yönlü etkiye neden olur. Plakların ve düğümlerin giderilmesini hedefleyen ilaçlar, klinik demansın tersine çevrilmesinde etkili olmamıştır. Bu durum, AH gelişimi için plak ve yumakların gerekli olmasına rağmen, bu yapıların uzaklaştırılmasının tedavi için yetersiz olduğunu düşündürmektedir. Nöropatolojisinin onlarca yıl boyunca gelişmesi nedeniyle, hastalığın seyrinde çok geç ortaya çıktığı için klinik denemeler başarısız olmuş olabilir. Alzheimer Hastalığı ve Diğer Demanslar İçin Risk Faktörleri: Genetik ve aile öyküsü Alzheimer gelişimi için en güçlü risk faktörleridir. Birinci derece akrabalarında Alzheimer hastası varsa hastaların Alzheimer hastalığı geliştirme riski %10 ila %30 oranında artar. Ancak akrabanın 85 yaşından sonra Alzheimer hastalığı geliştirmesi durumunda bu risk azalır. Büyük ölçekli çalışmalar cinsiyete göre Alzheimer hastalığı veya tüm nedenlere bağlı demans oranlarında ikna edici farklılıklar göstermedi; ancak erkeklerde vasküler demans gelişme riski daha yüksektir. Erken başlangıçlı Alzheimer hastalığı, tüm Alzheimer vakalarının <%1'inden sorumludur ve üç genden birindeki otozomal dominant mutasyonlarla bağlantılıdır: amiloid öncü protein (APP) , presenilin 1 (PSEN1) ve presenilin 2 (PSEN2) . APP geni, Ap plaklarının gelişiminde rol oynayan amiloid öncü proteinini üretir . APP kromozom 21 üzerinde taşınır, dolayısıyla trizomi 21 (Down sendromu) ile doğanlarda Alzheimer hastalığı riski önemli ölçüde yüksektir; 60 yaşına kadar yaşayan trizomi 21'li yetişkinlerin yaklaşık yarısında gelişecektir İleri yaş :Özellikle 65 yaş ve üstü, Alzheimer hastalığının en büyük risk grupları içinde yer alır. Yaş aldıkça beyin fonksiyonları yavaşlar ve hastalık daha kolay bir şekilde kendisini gösterme fırsatı bulur. Yaşanan kafa travmaları:Kişilerin yaşadığı travmatik beyin hasarları özellikle 50 yaş ve üstü kişilerde bunama ve alzheimer hastalığı riskini artırır. Daha şiddetli ve çoklu travmaları olan kişilerde bu risk daha da fazladır. Aşırı düzensiz uykular: Yapılan araştırma ve çalışmalar, uykuya dalma veya derin uyku konusunda zorluk çeken kişilerle Alzheimer arasında bir bağlantı olduğunu ortaya koymuştur. Çünkü düzenli uyku uyumayan kişilerin beyin işlevlerinin geriye gittiği bilinmektedir. Sigara ve alkol tüketimiAşırı sigara ve alkol tüketen kişilerin de Alzheimer hastalığına daha fazla yakalandığı görülmüştür. Yüksek tansiyon ve kolesterolÖzellikle kalp sağlığını olumsuz etkileyen durumların başında gelen yüksek tansiyon ve kolesterol, bununla birlikte alzheimer’ı tetiklemesiyle de bilinir. ObeziteVücut ağırlığının artıp beynin küçülmesiyle birlikte obezite hastası olan kişilerin alzheimer’a daha çok yakalandığı saptanmıştır. Fiziksel egzersiz yetersizliğiDüzenli egzersizle birlikte hareketli bir yaşam sürmek, meyve ve sebzeler açısından zengin, az yağlı ve sağlıklı bir diyet uygulayan kişilerin alzheimer hastalığına daha az yakalandığı belirlenmiştir.
ALZHEİMER BELİRTİLERİ: Başlangıç evresinde Alzheimer belirtileri:
- Yeni öğrenilen bilgileri hatırlama güçlüğü
- Son olayları, yer ve isimleri unutmak
- Rutininde olan günlük görevleri yerine getirmede zorluk
- Doğru sözcükleri bulmakta zorluk çekmek
- Plan ve organizasyon bozukluğu yaşamak
- Karar verme ve muhakeme yeteneğinde zayıflık
- Kaygılı bir ruh hali içinde bulunmak
- Problem çözme yetisinin azalması
- Rutin görevlerin tamamlanma süresinin uzaması
- Bakıma ve yardıma ihtiyaç duyar hale gelmek
- Hafıza kaybı ve kafa karışıklığına yaşanan artış
- Mevsim, yıl, hafta veya gün kavramını yavaş yavaş yitirmek
- Aile üyeleri veya arkadaş çevresini tanımakta zorluk
- Aklından geçen düşünce ve olayların sürekli tekrarlanması
- Basit matematik hesaplarını yapamamak
- Özellikle kişisel bakım konusunda yardıma ihtiyaç duymak
- Aslı astarı olmayan şüphe duyguları geliştirmek
- Hastalık ilerledikçe depresif bir ruh haline bürünmek
- Uyku bozuklukları yaşamak
- Tamamen kaybedilen hafıza
- Aile ve yakın çevrenin tamamen unutulması
- Beslenmek, oturmak ve yürümek gibi temel görevleri yardım almadan yapmaması
- İdrar kaçırmak
- Yeme güçlüğüve kilo kaybı
- İletişim kurma yeteneğinin kaybedilmesi
- Özellikle enfeksiyon gibi hastalıklara karşı bağışıklığı iyice düşmesi
- Manyetik rezonans görüntüleme (MRI)
- Kan testleri
- Ultrasonografi
- Pozitron yayınlayıcı tomografi (PET)
- Elektroansefalografi beyin taraması (EEG)
ALZHEİMER TEDAVİ: Alzheimer hastalığının kesin bir tedavisi yoktur ancak ilaç ve semptomatik tedavi ve davranışşal uygulamalarla Alzheimer hastasının anlama ve kavrama yeteneği ile davranışsal (giyinme, yemek, diş, banyo, hijyen, yakınlarını tanıma) bulgularında oluşan sorunların azalmasına yardımcı olunabilir. Uzmanlar tarafından kesin bir şekilde Alzheimer olarak teşhis edildikten sonra, tedavi süreci başlar. Bu süreç kişiden kişiye, hastanın yaşına ve Alzheimer’ın düzeyine göre değişebilir. Alzheimer’ın yol açtığı bazı semptomları yatıştırmak için belirli ilaçlar ve uygulamalar vardır. Alzheimer’lı hastaların mümkün olduğunda bağımsız yaşamasını sağlamak için ev ortamında dolaşmayı rahatlatacak değişimler yapmak ya da etrafa hatıraları tetikleyici nesneler ve notlar bırakmak söz konusu uygulamalardan bazılarıdır. Bilişsel stimülasyon terapisi gibi psikolojik tedavi yöntemleri ise hastanın hafızasına, problem çözme yeteneğine ve konuşmasına yararlı olabilir. Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi (FDA) tarafından onaylanan ilaçlar Orta Düzey Alzheimer hastalıklarında ve şiddetli Alzheimer vakalarında sıkça kullanılmaktadır. Bu ilaçlar Alzheimer’in neden olduğu semptomları azaltmak ve davranışsal sıkıntıları gidermek için hekim gözetiminde verilir. Nöronlar arasında mesajları ileten kimyasallar olan sinir taşıyıcılarını yönetme prensibine göre çalışan bu ilaçlar her ne kadar Alzheimer’ın altında yatan sebebi çözümlemese de çoğu hastada etki gösterip semptomları azaltabilir. Hastalığın seyrini değiştirecek ve hastanın hayatının kalitesini artıracak yeni tedaviler üzerinde çalışmalar yapılmaya devam etmektedir. KAYNAKÇA: Benjamin S. Cooley, Sophia Wang,ve Babar A. Khan Ham'ın Birinci Basamak Geriatri Bölümü .17, 170-178, 2022 Danielle Goldfarb, Ömer H. Abbasive William J. Burke. Ham'ın Birinci Basamak Geriatri Bölümü . 19, 195-207,2022 NP İstanbul Web Site available at: https://npistanbul.com/geriatrik-psikiyatri Ender Kaya, Sinan Sönmez, Fatma Barlas S.B. Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Psikiyatri Kliniğİ, Okmeydanı Tıp Dergisi 29(Ek sayı 2).70-74, 2013 Erdem Psikiyatri Web Site available at: https://www.erdempsikiyatri.com/yaslilik-doneminde-depresyon İlgün Özen Çınar, Asiye Kartal . Yaşlılarda Depresif Belirtiler ve Sosyodemografik Özellikler ile İlişkisi.TAF Preventive Medicine Bulletin. 7(5) 399-404 ,2008. Mona Metwally El-Sayed Doktora ,Heba Ahmed Mohsen Doktora ,Ayman Mohamed El- Doktora,Asmaa Mohammed Saad Khaled Doktora ,Eman Mahmoud Mohammed Shoukr Doktora , Geriatrik hastalar arasında sağlık kaygısı, kadercilik ve ilaç uyumu arasındaki ilişki, Geriatric Nursing Volume 54, 8-15,2023 Kahli Zietlow, Eleanor McConnell, Alzheimer Hastalığı ve Diğer Demanslar,Ham'ın Birinci Basamak Geriatri Bölümü , 18, 179-194,2022 Memorial Web Site available at: memorial.com.tr
- Dr. Sara